9 Haziran 2013 Pazar

İnci Küpeli Kız

 Bir gün bir yarışma proğramında 15binlik soru olarak karşınıza çıkar, iki gün sonra bir arkadaşınız "aaa sen o filmi izlemedin mi bide kendine filmmania diyorsun, hıhh..." der ve meraktan oturup izlersiniz... Sonra.... :) zamanı geri almak istersiniz... Ömrümden boşa giden 1sa35dk...

Olayın özü bu kadar kısa olsa da biraz filmden bahsetmek istiyorum. Tracy Chevalier'in romanından uyarlanmış bu film aslında Hollandalı ressam Johannes Vermeer'in "inci küpeli kız" adlı tablosunun hikayesi imiş. Filmde kızımızı Scarlett Johannson oynamış, güzelliğini ve tablodaki kıza benzerliğini bir kenara koyarsak oyunculuğu çok vasattı. E.T gibi donuk bakışlarına uyuz oldum. Neyse, hikayede kız (Griet) ressamın evinde hizmetçi olarak işe başlar. Ressamın zengin yakın arkadaşı ondan kızımızın tablosunu yapmasını ister, yani kıza göz koymuştur pis herif. Zamanla ressam ve kız arasında bir etkileşim olmaya başlar. Ressamın karısı çok kıskançtır ve türlü sebeplerle kavga çıkarır. Bu arada inci küpeler ressamın karısına aittir. E yani kadın kavga çıkarmada haklı dimi...

Filmde hoşuma gitmeyen bir sürü duygunun havada kalması, belkide birçok kişinin bu filmi favori filmi yapmasının nedeni budur, bilmiyorum, ama ben hizmetçiyle ressamın sürekli bakışmasından, tesadüfen ellerinin dokunmasından birbirlerine derin derin bakmalarından sıkıldım, insan bir noktadan sonra "e hadi artık..." diyor... Puanım:5/10 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

hey sen! okuyup geçme,yorumunu miras bırak bana...