28 Şubat 2011 Pazartesi

İşte Ben...

Çok laf etmiycem,söyleyeceğim şudur ki;blog temamı değiştirdim,karmaşık bişey yaptım,çünkü içimde karmaşık...

Titanik'in hayatımda çok özel bir yeri vardır;ilk sinema filmimdir...Hatta ikinci sinema filmimde odur...Beni hayalini bile kurmaya cesaret edemediğim çok uzak diyarlara götüren filmlerden biridir...

Hayatta,zaman zaman,ve aslında hala keşke o gemideolsaydım da bende batsaydım dediğim çok olmuştur...

Hayat üzerine ağdalı laflarla söyleyecek bir kamyon lafım var...Ama susuyorum...

Bu görüntü karğaşasının bir karesine sığınıp,herşeyden kendimi soyutlayıp kendime vakit ayırıyorum...

Bu mod bir süre devam eder...

Dipnot:tecrübelerim derki,mod kargacık-burgacık halim kalıcı değildir,uzun sürmez....

25 Şubat 2011 Cuma

Kötü-İyi Bir Gün

Bu gün mönümüzde nefesi kıç gibi kokan (annem bu benzetimi duysa cık cık çekip hiç sana yakışıyormu prensesim derdi kesin,bir türlü anlatamıyorum bizim ev batingam sarayı değil,bana münasip gördüğü prens başkasıyla evlenmek üzere,yani prenses değilim ve hiiiiç olamıycam...) bir insancık...

Bu,insanlıktan nasibini almamış,dairede yokluğuyla cümlealemi sevindiren,zeka fakiri canlı sinirime dokunuyor...

Bazen ciddi ciddi diyorumki,masallardaki gibi büyüyüp,dev olup onun üstüne böcek gibi basayım ve o "çıtt" sesini duyayım...

Evet bu gün birine sinirlendim;sağ kaşımda bir ağrıyla bütün gün deli danalar gibi dolandım,ağrı kesici almamak için kendimle inatlaştım.Öfkemin muhatabı ise hiiiiç oralı değildi,başkalarınıda sinir etmekle meşguldü....

DNA'sına pislik karışmış pislik herif,ehh seni beni yeni-çömez-kimsesiz gördün ezikledin,bende seni bir tenhada kıstırmam mı :D

Neysem içimidöktüm rahatladım azcık,gelelim günün ikinci hadisesine;kendimde yeni bir şey keşfettim;ben erkeklerde en çok neyi seksi buluyorum onu keşfettim :D 

Olay şöyle vuku buldu;odama gelen bir iş arkadaşım,ki üzerinde renkleri birbiriyle uyumlu sıradan bir gömlek vardı,dolabın en alt katından bir dosya almak için eğildi ve ben amaney baka kaldım,meğer erkeklerin sırtı ne kadar çekici olabiliyormuş.Şimdiduyanda adamı manken gibi uzun yapılı birşey sanacak,ama değildi.Orta boylu normal kilolu bir tip arkadaş.Gömlek gerilip sırtında streç gibi dururken sırt kaslarının duruşu 100 puanlık bugünki takdir ödülünü kaptı.Şimdi düşünüyorum da adam biraz daha atletik bir vücutlu olsaydı aynı pozisyonda.... :))))) 

Ehe öhö vallaha kötü bir niyetim yok,ben başı bağlı bir kızım,bunlarda kirli-pis fentezilerim :P
Dipnot:yukarıdaki pozu giyinik vermiş birini bulamadım,bunla idare edelim ;)

24 Şubat 2011 Perşembe

Sagopa Kajmer Dinlemek...

En sevdiğim şarkıcı diye birşey yok,ya da dinlemediğim biri diye...

Bu gün hangi moddayım??Bir cevabı vardır,birde ona uyan bir şarkı...

Bazen arabesk,bazen sanat müziği,bazen de pop-rock karışık bir şey...

Aynı şarkıyı tekrar tekrar dinlediğimde pek görülmüş değildir...

Zanında Titanik'in film müziğini ezberlemek için tekrar tekrar dinlerken ocakta çaydanlığı yaktığım olmuştur ama ondan sonra pek olmadı böyle şeyler.Çünkü belirli bir tarzım ve her şarkısına bayıldığım biri yoktu.

Taki bir Beyaz Show'da Sagopayı keşfedene kadar...

Vay be dedim,ülkemde böyle sözler yazan birileri varmışda benim haberim yokmuş....

Akşamdan beri annemin "kıs sesini!!bu ne manyadın mı ne diye aynı şarkıyı dinliyorsun...!!!" demelerine aldırmadan aynı şarkıyı dinliyorum;

Gölge Haramileri
varabildiğin yere kadar var..!
var var var...!


Akar sular dönmez geri tıpkı gençliğim gibi,bebekti ceninin ergeni,bir erdi büyümüş meyvesi.
Sakal bıyıkla geride kaldı Yunusun hamlık evresi,sivilce,akne katledildi soldu yüzümün güneşi.
Ve çivisi düşmüş tablolarda bir resimdi kendisi,kükreyen şu gökyüzüde kuşun kilitli kafesi
Tersi döndü güvenin ansızın belirdi dostun hilesi,fincan kahve içtim kursağımda kaldı telvesi.
Kırıştır yalan kahpesi,baştan akıl alır ya cilvesi.Yıkar,geçer bir dostun düşmancasına hamlesi.
İki boy aşmış ihanetin ki kat`i yok bahanesi,hayrından umutsuzum getirme bari şerrini.
Ve hepsi aynı yolda yolcu onca bedenin kellesi,meydan önüne dizilecek ve alınacak ifadesi.
Dualar olmasaydı kim kovardı kalleş iblisi? kalbim ak da pak da desen yüzünden yansır pisliğin.

Altın harflerle yaz mahlasımı.Halvetim kasvet,kem gözlere şiş!...
Cadü ya herru!.. ya merru!.. kaf-kef, gölge haramilerine bir selam çak!..
Abile patladı,demlenir simam,nüşinrevandan handan ummmam ben.
Ahu-yi felek mum,ben şamdan.Düşmez kalkmaz bir Allah`tır uyan!..


Sago sus!...husus derin çukurda içine sin,pusu kuran huşu içinde gözlerinde kin belirgin.
Vay senin şu kindar halin.Hin pilanların var hin.Cenin büyüdü savaşa girdi silahlarımı bana verin.
Yardan sarkıttığın dostlarından kaçının ipini tuttun ? Onlar güldü,sen somurttun.Kalbinde kaç gül kuruttun?
Hatıralarından yüzde kaçını unuttun? senin adını anmamak şartıdır dostluğumun.
Rap ten olma gökyüzünün güneşi sago bu benim yüzüm.Gölgeme sığınır mana özüm,hicran çölüne düştüm.
Yüz pınar yaş akıtsın gözüm.Kendi başıma öğrendim,kendim büyüdüm.Dudaklarımla gömdüm.

Sanma şâhım herkesi sen sadıkâne yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sadıkâne belki ol âlem de serdâr olur
Yâr olur ağyâr olur serdâr olur dildâr olur.

Altın harflerle yaz mahlasımı.Halvetim kasvet,kem gözlere şiş!...
Cadü ya herru!.. ya merru!.. kaf-kef, gölge haramilerine bir selam çak!..
Abile patladı,demlenir simam,nüşinrevandan handan ummmam ben.
Ahu-yi felek mum,ben şamdan.Düşmez kalkmaz bir Allah`tır uyan!.. 


Mim-i haYaL-5

Bugün mutluyum dostlar,nasıl olmayımki iki ödülüm ve iki mimim var;çok sevgili,pek muhterem negzel ve deep hem beni mimlemişler hemde ödüllendirmişler...

Onlara hediye vermeye karar verdim;yandaki tatlılardan ikram edesim geldi,bugün sevgi pıtırcığı modundayım,şimdi görüp canı çekenler de olabilir,hadibakalım çekinmeyin birer tane alın,bende bunlardan daha çooook var ;)







Mim konumuz şöyle;


Gün içerisinde gerçekleşirse şok olacağın şey?
Beni şok etmek oldukça zordur.Ama patronumuz hadi kızlar bugün erken gidin derse şubecek düşer bayılırız ;)

Gördüğün zaman eğer almazsam uyuyamam dediğin şey?
Beğendiğim ve cebimdeki parayla alabilecğim herşey aklıma düşer,almazsam çatlarım...

Uğruna diyetini bir kalemde bozduğun şey?
Tatlı,kola,dondurma ve çok acıktığım anda herşey için diyet bozarım...O yüzden diyet yaparken çok acıkmadan az az yerim ben ;)

Kendine en çok yakıştırdığın renk?
En çok kesinlikle siyah ama genelde sarı hariç her renk bana yakışır (bu konuda kendini beğenmişliğim tavandır :P )

En sevdiğin takın?
Nişanlımın aldığı bütün takıları seviyorum,onun dışında benim aldığım pek bi takım yoktur,sanırım takı takıntım yok,hımmm kendime şaştım şimdi azcık...

Takıntın?
Gecetuvalet için uyanmaktan korkarım,gecenin bir yarısı tuvalete gitmek benim için ölümdür,o yüzden yatmadan önce su,çay içmem,sulu meyva yemem,ve mutlaka bir-iki kere tuvalete giderim.Kendi kendini korkutan küçük kız çocuklarında bir farkım yok sanırım.Bide kalkmışsam o saatlerde kesinlikle aynaya bakamam..Yatmadan önce mutlaka dişlerimi fırçalarım,es geçtiğim gün yoktur.Bir kitabı okumaya başlamışsam sevmesemde onu bitiririm,asla yarım bırakamam...Şimdilik bu kadar....

Ben bu şarkıyı duyunca şakırım?
Çok var aslında,ama iyi günümde olmam lazım,yoksa tek harf çıkmaz ağzımdan...

Solunda ne var?
Odamı teyzemle paylaşırım,o yüzden solumda onun yatağı var...

Sadece huyumcum seni mimliyorum ;)

Gözyaşında Bir Genç Bayan


Gözlerden, birden boşalan yaşlar varmış...
Nedenini dışardan bakan anlayamazmış, yaşayansa o yaşlarda boğulabilirmiş...
Kelimeler boğazda düğümlenir, hıçkırıklara boğulmak için birinin gelip "ne oldu?" demesi yetermiş...


Bu gün oda arkadaşım birden ağlamaya başladı,nedenini anlayamadık.Biz ne oldu dedikçe daha çok ağladı.Anlatamadı....Anlatmadı...Apar topar izin alıp gitti...Nedenini sadece ben tahmin edebilirdim,çünkü onu dakikalar önce telefonda konuşurken görmüştüm...Kötü bir haber almış olamayacak kadar normal görünüyordu,ama birden ağlamaya başladı ve ip koptu o anda...

Umarım düzelmeyecek birşey değildir...Ve umarım yarına atlatmış bir şekilde gelir....

Alçak Ben...

Bir haftadır hiç post yazmamışım.Vaktim olmuyor ama itiraf da etmeliyim içimden de gelmiyor.Bir kaç blog dışında okuduğum blog da kalmamış,kendimi vefasız gibi de hissediyorum.

Yoğunluk evlilik telaşından,hafta sonu yana yakıla ev aradık,onlarca kiralık ev gezdik ve pazar akşamı tamda ümidimizi kesmişken bir ev bulduk.Kirası az değil,ev büyük değil,balkon manzarası fena değil,mutfak eh işte,neden mi tuttuk?Ne bileyim o fiyata daha iyisini bulamayacaktık da ondan tuttuk sanırım.Daha az mobilya masrafı cazip geldi falanda filanda...

Bütün düğün yükünü sırtlamışken insan ister istemez plancı oluyor.Elindeki paranın hesabını bilince kafana göre istediğin şeylerden taviz verip daha önemli gördüğün şeylere daha çok para ayırabiliyorsunuz.Mesela davetiye konusunda güzel bir şey yapmak istedim;tanıdık ayağına 250 davetiye bana 290TL'ye patladı ki bunu 100 TL'ye de halledebilirdim.Diğer taraftan oturma odası denen bölümü iptal ettim.Salona L şeklinde koltuk almayı planladım.Daracık salonun yerini ferah ferah oturma odası alacak ;)

Nikah şekerine süslü kaplı çikolatalardan seçtim...Tamamen kendi zevkim.

Artık alışmışım kimseye fikrini de sormuyorum.Acayip yeni huylar edindim.Fikrini söylemeye cesaret edenide ben bunu beğendim,bu olacak diyerek bozuyorum.Biliyorum sevimsiz bir haldeyim.Ama yapacak bir şey yok...

Bu gün yemekhanede gördüğüm kıza burdan iki lafım var:"kızım sen ne yalaka bir tipsin yaaaa,bu gün nerdeyse yerimden kalkıp sıfatını değiştirecektim!! ".Kız bugün üç adamın garsonluğunu yaptı resmen,büyük ihtimalle amirleriydi,yemek alınan yerle masaları arasında mekik dokudu,adamlar kıçlarını hiiiiiç kıpırdatmadılar....Uyuzzzzz!!!!!

Son birkaç gündür içim çok daralıyor.Kendimi iyi hissetmiyorum.Nedenini biliyorum,stres erken başladı.Herkes bu dönemleri böylemi geçiriyor bilmiyorum.Yazdıklarıma bakanda önümüzdeki hafta evleneceğiz sanır ama daha üç ay var.Aceleciliğimizden evide erkenden tuttuk.Üç kira+depozito+emlakçı parası bu ay hırt diye tek kalemde girenler...Çıkanlar:stres işte ;)

Bu bunalık halimin arasında bu akşam bir ara sinsi sinsi güldüm,o ortamın verdiği hazzın kelimelerle tarifi yok;olay şuydu..Malum sürekli erkek tarafından şikayetlerdeyim.Kimsenin düğünle ilgilendiği yok;(maddi-manevi).Tutucu kaynanam bu gün aylardan sonra ilk defa teşrif etti ve gelinliğimin resmine baktı,kına kıyafetimi baktı ve çene düştü;çünkü ikiside straplez :D daha önce onlara askı yapmayı düşünüyordum ama şimdi inadına o halleriyle giyicem."Bunlar bizim taraf için çok açık .."dedi.Ben dönüp cevap bile vermedim çünkü dönsem kıskıs güldüğümü görecekti :D

Stresliyim....

Huzurluyum...

Mutluyum...

Korkuyorum...

Güçlüyüm...

Plancıyım...

Günahkarım...Dün gece aklımdan geçenler ruhumu kirletti;affet Allahım...Sen affet hata yapan kullarını;ben affedemiyorum...

16 Şubat 2011 Çarşamba

Ben...

Güzel memleketimin güzel insanarından birini anlatmak istiyorum.Anlatacağım kız beni hergün şaşkına çevirmektedir.

Kızın olayı şu;aşırı enerjik , bekar (neden enerjik olduğunun cevabı bu olabilir mi?hımm büyük ihtimalle diye kendime cevap vereyim :D ),güzel,fiziği düzgün,resmi nir ortamda birçok hatun kişinin aksine yaşına uygun hoş giyinmesini bilen,koridorda herkese selam verip hatrını soran,sosyal ilişkileri güçlü,ama lafı uzatmasıyla,"hah hah hahaaaa.."larıyla insanı bunaltan,neşesi zaman zaman başınızı ağrıtan bir tip...Bilmiyorum  kaç kişi hayal edebildi ama (duyanda blogumu yüzlerce kişi okuyor sanacak ama neyse çaktırmayalım ) garip bir kız işte.Çat diye odaya dalıp konuşan biri varsa onu susturmayı başarıp yeni bir konu açıp kendi durmadan konuşup,karşısındakine nefes aldırmadan sonra hadi sonra görüşürüz deiyp odadan çıkan bir kız..O gittikten sonra oda da kısa süreli bir sessizlik olur ve ne konuşuyorduk yahu diye birbirimize bakıyoruz.Odadan ne geçti,kim geçti,bize ne oldu, o ara zaman mı durdu filmlerdeki gibi anlayamıyoruz.Kimse kızın arkasından kötü birşeyde demiyor,ya alıştılar ya da herkes birinin çıkıp birşey demesini bekliyor.

Ben yeni olduğum için hiiiiç etliye sütlüye karışmıyorum.Sessizce bir köşeden insanları izleyip sinsi sinsi onların değerlendirmesini yapıyorum.Hayata,insanlara karşı temkinliyim..Yıllar önce olduğu gibi şimdi yine insanlarla arama mesafe koyuyorum,ben istemedikçe kimse benimle samimi olamayacak,benim çizdiğim sınırları kimse aşamayacak.Bu yeni ortamda herkes iki yüzlü,birbirlerinin arkasından atıp sonra sırf bir üst mevki diye yüzlerine gülüyorlar,"peki efendim","tamam yaparım efendim",vik vik...İlk günden hatırı sayılır düşman edindim,adım asi kıza çıktı.Olsun...En azından kimsenin kıçıyla yakışık olmayan münasebetlere girmiyorum,en azından herşeye eyvallah demeyeceğimi ilk günden görmüş oldular,en azından bana bulaşırlarsa sessiz kalmayacağımı,olay çıkarmaya meyilli olduğumu gördüler...Neysem oyum ya neyse,ilk söz'üm de sıfatlarımı yazmıştım...

Amaaan nerden nereye geldim yahu,anlatacağım olay kızımızdı.

Dün bu olay kızla toplantıya katıldık.Toplantıda 15-16 kişi filan vardı sanırım.Yeni olduğum için bütün lüzumsuz olaylara beni göndermek adetlerioldu ama olsun şikayetçideğilim,değişik insanlar görüyorum iyi oluyor...Yani toplantı benle alakalı değil.İnsanlar hararetli hararetli tartışırlarken birden gözüm yanımda oturan olay kızıma (adı olay kız kaldı,neden bilmiyorum) kaydı.Hızlı hızlı birşeyler karalıyordu.Konu onlada alakalı değildi ama ne yazıyordu meraktan çatlayacaktım.Neyseki arkasına yaslandı bende röntgene başladım.Yazılanları aynen aktarıyorum (tabi hatırladığım kadarıyla);

Ben güzelliğim...

Ben iyiliğim...

Ben adanmışlığım...

Ben sevilenim...

Ben sevenim...

Ben mükemmelim...

Ben dünyayım...

Ben yaşamım...

Ben nefesim...

Ben öz'üm...

İşte yine başardı...Beni altüst etti o an...Bu nasıl bir ruh halidir,benimle alakası olmayan bu ruh halini anlayamıyorum...Mutluluğunun kaynağı bu mu acaba???

14 Şubat 2011 Pazartesi

Bir sürü önemli gün birleşirse...


Bu gün bilindiği üzre sevgililer günü,mevlid kandili.Ve ayrıca da tatil dönüşü pazartesi..Yani haftasonu mesaimden dolayı en yorgun olduğum gün.Hiç bir iş yapmadığımdan dolayı boş boş oturmaktan,bir önceki günden yorgun geldiğimden bu gün akşama kadar uyukladım.Masaya kafamı koysam biliyorum içim geçecek,sonra rezillik diz boyu..Ama yok olmuyor,çay içiyorum-kahve içiyorum açılmıyor uyku.Odalar arasında fink atıyorum yine açılmıyor.Arada bir insanların sevglilier günü muhabbetine katılıyorum ama o modda da değilim,kimseyle romantik planlar yapasım da yok...Başka bir oda da kandil sohbeti var,o da açmıyor...

Eeeeee noldu dersiniz,evdeyim yatmak üzereyim;beni affedin amirim,sefgülüm ve de hocam;bu gün benden size fayda yok,bu sene beni pas geçin,söz seneye 14 şubatta çok çalışıp, çok dua edip-namaz kılıp,peşine hayatımın erkeğine romantik bir akşam geçirteceğim ;) 
şimdilik hepinizi öbdüm...
herkese iyi kandiller...

12 Şubat 2011 Cumartesi

Bende Şans Olsa Annem Beni Erkek Doğururdu

Eminim her hatun kişi bu cümleyi hayatında en az bir defa can-ı gönülden söylemiştir,ki ben bunu çok sık söylerim ;)

Neden Mi?

Başıma gelenleri anlatayım müsadenizle;
2009 Şubat ayı,ben kpds kursuna gidiyorum,akşam 22:00 civarı mahalleye gelmiş eve doğru yürüyorum,hava kar kış kıyamet,dışarda in-cin top oynuyor...Balkona çöp atmaya çıkan bile yok...Ve en kötüsü ben gribim,ateşim var,zor yürüyorum,biri püf dese yıkılabilirim,sesim kısık...Bu vahiç şartlarda eve doğru giderken karşıdan birinin bana doğru geldiğini fark ettim.Uzun boylu,genç biri diye tahmin ettim,adam yanıma bayağı yaklaşıncaya kadar bende saf saf ona doğru yürüdüm,manevra şansım kalmadığında ve aramızda birkaç adım kaldığında (küçük! :) ) çükünü sallaya sallaya geldiğini fark ettim,nası bir şoka girdiysem adam yanımdan geçip giderken ben o kalıptan o kadar ufak nasıl olabilir diye aklımdan tartıyordum,ateşim iyice tavan yapmıştı,bir cesaret arkama dönüp baktım ve adamın arkamdan aynı hızla geldiğini gördüm.Neyseki bakkalın ışıkları yanıyordu ve ben rahatladım.Adam arkamdan gelmeye devam ediyordu.Belkide ilerde karanlıkta birşeyler yapmayı planladı ama evimiz bakkalın yanındaydı ve ben evin önüne yaklaşırken anahtarımı hazırladım,ve birden koşmaya başladım hızlıca binaya girip kapıyı kitledim.Adam arkamdan bakakaldı,sonra dönüp gitti.Eve girince sinirlerim boşaldı ve hüngür hüngür ağladım.Annemlere anlattığımda onlarda çok sinirlendiler,sonra ben gülmeye başladım,bu seferde kahkahalarla gülüyordum,ama tabi nedenini anlatamadım ;)
Bende şans olsaydıda erkek doğsaydım,tabi bir erkek beni bu şekilde taciz etmezdi ama ya etseydi,işte o zaman o çükünü keser ağzına verirdim.Bayan olunca sesiniz çıkmıyo işte malesef...Bide adamdaki şans;aşkam saati,sokak boş,önceki günden bal-kaymakçıtırın biri tek başına,hasta bide bağırsa sesi çıkmaz,ooohhh....

Her ağda olayına girdiğimde keşke erkek olsaydım diyorum,yok böyle bir zulüm,neden her tarafımızda kıllar-tüyler çıkıyor ve bayanlardan neden hepsini alması beklenir anlamıyorum.Erkeklere tüyleri jiletle kazıma hakkını kim verdi?kirpi gibi suratlarını öpmek zorunda mıyız?En azından koltuk altlarınıa ağdayla alamazlar mı?

Peki size ağdadan daha çok acı veren şeyler var bu dünyada desem...Mesela iğneli epilasyon...
Kıl kökleri tek tek yakılır,iğne binlerce kez vücudunuza girer-çıkar.Her seferinde yerinizde sinirli sinirli kasılırsınız.Bir süre sonra uyuşacak derler ama koca bir yalandır o..Sonrasında pötür pötür olan cildinize bakıp iz kalacakmı diye endişenirsiniz,tuzlu suyla mikrop kırma olayına girersiniz.Yüzlerce arı tafından sokulmaktan farkı yoktur,her iğne ayrı bir iz bırakır vücudunuzda.Ama izler bende kalıcı olmadı.Evet o kadar acıya rağmen evet sonuç aldım;ama devam edemedim tarıda bıraktım..

Şimdilerde güya daha az acıtıyor diye lazer epilasyona başladım.Bir çok bu işlemi yapan yer araştırdım,bir çoğunda genital bölgenede yaptır diyerek bunda ısrarcı olan terbiyesiz kadınlarla muhatap oldum,ve sonunda özel bir tıp merkezinde karar verdim.Acı olarak iğneliyle yarışır ama dişinizi sıktığınız sürede daha fazla alan temizlenmesi bakımında lazer daha kolay geldi.Ama sıfır acı hikayeside yalan çıktı...Neticesini yakında göreceğiz bakalım...

Sonu. itibariyle,ağdaydı,lazerdi,ağda bandıydı,cımbızdı,epilasyon aletiydi vs bir çok yöntemi denemiş,tatmış olarak her seferinde bende şansa olsa erkek doğardım demekten kendimi alamıyorum...Bu kıl-tüy tarafı...Bi de bunun doğum kısmı,kim bilir nasıl bir acı ki anneme halıları yoldurmuş...Henüz bunu tatmadım,ama normal doğum videosu izledim...Hatun kişi olmanın,anne olmanın güzelliklerini unuttuğumuz anlardan birkaçı işte bu anlar....

10 Şubat 2011 Perşembe

HayaL-imsi Yasalar *1*


*Ağız Kokusu*

Sabah işe aç aç giden insanlara çağrı yapıyorum;evden çıkmadan ağzınıza birşey atın da çıkın yada onu yapamıyorsanız bari dişinizi fırçalayın,ya da bir gargara yapın,o da mı olmadı bari köşedeki bakkaldan şekerli bir sakız alın...SİZİN LAĞAM GİBİ KOKAN NEFESİNİZİ ÇEKMEK ZORUNDA MIYIZ BEEE!!!

Gün içinde bir saat olsa diycemki bir rahatsızlığı var;yazık..Ya sabahın körü belli aç milaç çıkmış yola,miğdesi asitlenmiş belli.Karı koca konuşa konuşa gidiyorlar dibimde,koku dayanılmaz;Allah sizi bildiği gibi yapsın...Pöfff

Bunun dışında bu tarz sorunu olanlar varsa tavsiyeler şöyle;
  • Gün içinde mutlaka 2 litre kadar su için. Su veya soda içen birisinde tükürük bezleri harekete geçer ve koku yapan tüm maddeler kendiliğinden yok olur.
  • Her diş fırçalama işleminden sonra dil temizliğini mutlaka yapın. Ayrıca diş ipiyle diş aralarını mutlaka temizleyin.
  • Kullandığınız ilaçları mutlaka gözden geçirin veya doktorunuza danışın.
  • Çok fazla çay ve kahve kullanımı ağızdaki bakterilerin artmasına ve koku oluşumuna neden olur. Aynı şekilde alkol içeren gıdalar da kokuyu artırıcı etkenlerdir. Sigara ağız kuruluğuna, bunun sonucunda da ağız kokusuna neden olur.
  • Tüm çürükler tedavi edilmeli, Diş eti hastalığı tedavi edilmeli, Gömük ve yarı gömük 20 yaş dişleri çekilmelidir...

Falan filan...Şimdi geldik hayal-imsi yasanın getirdiği cezaya:İnsanları ağız kokusuna muhatap eden insanı atomlarına ayırıp herbir molekülünü başka bir çöplüğe gömüp tekrar bir araya getirmiyoruz arkadaşlar....

9 Şubat 2011 Çarşamba

Mim-i haYaL-4

Hangi çizgi film kahramanı olmak isterim ?

Çok düşünmeme gerek yok sanırım,küçükken yiğenlerimle herbirimiz faklı bir rengini seçerdik,ben kırmızı power ranger olurdum,cinsiyetlerimiz farklıydı ama olsun,önemli olan dünyayı korumak,böyle ulvi bir görevde cinsiyet ayırımı yapmanın sırasımı :P

Bir ranger olamazsam kesinlikle bir ay savaşçısı olmak isterdim;savaşan hatunlar hep ilgimi çekmiştir,içinde birazda romantizm olunca offf çizgi film çizgi film olmaktan çıkar benim bir numaralı hayallerim olur ;)

Ya da vazgeçtim,hırs gözümü bürüdü,önümü göremiyorum,hepsi birden olmalıyım,acayip kaslarım olsun,uçabileyim,suyun altında nefes alayım,transformars a dönüşeyim,çok elastik olayım,üfleyim herkes atomlarına parçalansın,çok zeki olayım icatlar yapayım,elimden kolumdan ateşler çıksın,cisimlerin içini görebileyim,en güçlü ben olayım,en yenilmez ben olayım,tek kahraman ben olayım....muhahahah :D

Söylenenleri duyabiliyorum:"hadi len zipzop sende olsa olsa aç gözlü kötü bi karakter olur " :P

8 Şubat 2011 Salı

Beklemek


Bir felsefe hocası öğrencilerine "beklemek"i şöyle anlatır;
Beklemek zamanla yapılan mahrem bir sohbettir.Uzun uzun beklemek bunun ötesidir:zamanla araştırmacısı arasında bir düellodur...

Kendinizi zamana bırakın,ona boyun eğin,teslim olun...

Bu beklemenin ne olması gerektiğini sorun kendinize:Gelecekteki bir olay lehine şimdiye ihanet mi?Peki şimdi nedir?Beklerken şimdiye ait bir anın var olmadığını fark edeceksiniz.Aklınız onu yakalamaya çalıştığında zaten çokdan geçmiş olduğunu veya henüz gelmediğini anlayacaksınız.Geçmiş ve gelecek doğrudan birbirine bağlıdır,anlayacağınız şey bu olacaktır işte...Peki hanımlar ve beyler insan nerede o zaman?Yoksa aslında biz yok muyuz?Zamanın kostümünün baş ve kollar için delikleri olmadığı için aslında gerçekten var değil miyiz?Şunuda aklınızdan çıkarmayın:İnsan yalnızca idaredeki hanımların sonsuz öğle paydosunun geçmesini beklemez.Örneğin siz şu anda dersimizin bitmesini bekliyorsunuz.Bundan sonrada kantinde yemeğinizi,yemek sırasında da sonraki  dersin başlamasını,orada da paydosu bekleyeceksiniz.Birde elbette bütün bu zaman boyunca haftasonunu,bunun dışında da birde sömestr tatilini bekleyeceksiniz.Beklemek,hanımlar ve beyler,sayısız katmandan oluşur.Toplamda diplomanızı almayı,Öğreniminizi tamamlamayı,bir iş bulmayı bekliyorsunuz.Havaların iyileşmesini,mutlu günleri ve büyük aşkı bekliyorsunuz.Hepimiz,istesek de istemesek de,ölümü bekliyoruz....

Fark ettiğiniz bir şey var mı?Hayat beklemekten ibaret,beklemeye hayat diyoruz.Beklemek şimdidir.İnsanoğlunun zamanla genel ilişkisidir.Beklemek Tanrının taslaklarını duvara çizer.Beklemek varoluşumuz olarak tarif ettiğimiz geçiş evresidir!

"Serbest Düşüş-Juli ZEH"

Bunu yazıyı yazdım çünkü "Hayat beklemekten ibaret,beklemeye hayat diyoruz" bu duyduğum en iyi hayat tanımlarında biridir.Kitapda çocuğu kaçırılan felsefe profösörünün fidyeyi (ki bu maddi bir şey değil)ödedikten sonra çocuğundan haber beklediği dönemde anlatılan kısım.İnsan aklını kaybetmeden nasıl bekleyebilir bunu çok güzel anlatmış yazar.Bir noktada baba dayanamıyor ve o noktada serbest düşüşü başlıyor.Bunuda yazar şöyle ifade etmiş: "...Bu beklemenin amacı aklın çökmesini ve vücudun intihar etmesini önlemek.Düşen birinin gelmeyen çarpması beklemesi..."

Gelmeyecek bir şeyi,birini beklemek...En çok korktuğum duygudur...Aklıma Robin Williams bir filminde geçen bir söz geldi;ki bu sözü kendimi bildim bileli bilirim,yıllardır hatırlarım:derki orda"intihar eden biri için en büyük ceza,kurtulmak istediği hayatın devam ettiğini sanmasıdır..." Filmde ailesini tamamen kaybeden kadın intihar eder ve cehenneme gider,orda kendi evindedir,acılar içindedir,öldüğünün farkında değildir,ölüp ailesine kavuşacağı günü bekler.Kocası ve çocukları cennettedir.Kocası karısına çok aşıktır ve onu cehennemde bulur....vs.

Konu nerden nereye geldi,birhayli dağıldım,affola...

7 Şubat 2011 Pazartesi

Kurtlar Vadisi "Filistin"


Şimdi görende beni kurtlar vadisi dizisi fanatiklerinde sanacak belki ama değilim,tek bölüm izlemişliğim yoktur.Buna rağmen kurtlar vadisi ırak'ı da bunuda sinemada izledim.Bir çok mantık hatasına,abartılı aksiyon sahnelerine rağmen beğendim.

Teknik açıdan bakıldığında izlediğim en iyi aksiyon Türk filmlerinde biriydi.Savaş sahneleri çok iyi çekilmişti.

Oyunculuk olarak evet Necati Şaşmaz mükemmel değil,ama adam kendini geliştirdi hakkını vermek lazım,aksiyon sahnelerinde çok da zayıf değildi.Özellikle koştuğu bir sahne vardı,ben koşuşunu beğendim,onu beğenince aklıma Fatmagülün Suçu Ne'deki kerimin koşuşu geldi,uyuzum o adamın koşuşuna mesela ;) Bide Erdal Beşikçioğlu var;tamam itiraf ediyorum filmi izlemeye birazda onun için gittim.Son zamanların en iyi oyuncularından biri bence....

Filmin konusu bilindiği üzre;
Gazze’ye insani yardım malzemeleri götürmeye çalışan gemilere yapılan kanlı baskın üzerine Polat Alemdar ve arkadaşları Filistin’e gitmiştir. Yapılacaklar bellidir: Bu baskının askeri planlayıcısı ve yürütücüsü olan İsrailli komutan ele geçirilmelidir.

Filistinlilerle kurulan ilk temaslar sayesinde hedefine adım adım yaklaşmaya çalışan Polat Alemdar’ı bazı sürprizler beklemektedir. Hedeflerindeki kişi olan Moşe Ben Eliezer’in kural tanımaz gaddarlığı ve teknolojik imkânları işleri zorlaştırmaktadır. Polat, Moşe’ye ulaşmaya çalışırken, Filistin’de masum insanların nasıl öldürüldüklerini görür. Moşe, köyleri yıkmakta, çocukları öldürmekte ve Polat’a yardım eden herkesi hapse atmaktadır. Ancak teknolojik imkânlar ve kural tanımazlık, Moşe’yi kurtarmaya yetmeyecektir.

En saçma sahnesi bence  Mematinin Simonu kurtardığı sahneden sonraki kısım,kızı memati kurtarıyor,kız polata sarılıyor :P Bu ne başrolü pohpohlama olayı,pehh
Diğeri ise filmin yarısında silahlar konuşuyor,bizim 21.yy cüneyti polata değil mermi denk gelmesi adamın üstü toz bile olmuyor,ya insanın kafasına taş bile mi düşmez :D

Neyse baştada dediğim gibi bu tarz saçmalıklara rağmen işlediği konu,vermek istediği mesajlar,gündeme getirdiği konuların önemi nedeniyle  filme toz kondurmam.Tıpkı Muhteşem Yüzyıl hakkında düşündüğüm gibi,bırakın insanlar film-dizi aracılığlada olsa geçmişini hatırlasın,bunlara alanında kötü örnekler demek yerine bunlar ilk örnekler,bundan sonrakiler bunlardan daha başarılı, daha gerçekçi olacaktır diyelim ve insanları bu alanlarda birşeyler üretmeye teşvik edelim.

Şu söz ki ne kadar anlamlı;"geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez..."

Film hakkında detaylı bilgi için ; kurtlar vadisi filistin

4 Şubat 2011 Cuma

Bir Haftalık Karakter Gözlemlemelerim


Sizi bir haftadır gittiğim eğitimdeki arkadaşlarımla tanıştırmak istiyorum...Aşağıdaki tanımlamalar tamamen benim gözlemlerimdir ;)

Toplamda yirmi küsür kişiydik ama herkesi bir arada görmedim sanırım,hatırlayabildiğim kadarı ile;
  1. Bay; nişanlısına düşkün,pinti (annem olsa "tutumlu" derdi kesin),ailesine maddi olarak yardım eden,parasızlıktan evlenemeyen,en büyük hayali lotodan para çıkması olan,güzel gözlü iyi huylu,terbiyeli,sempatik,unumu eledim eleğimi astım triplerinde bir bey....
  2. Bay; elinde hazır devlet işi olduğu halde yetinmeyip bu kuruma geçmeyi başaran,aç gözlü diyebileceğimiz, kibarlığını ve sempatikliğini bir kenara koyarsak nedenini anlayamadığım itici bir tarafı olan,orta yaşlı, bekar,saçları kırlaşmaya başlamış, minnacık ağzı-burnu olan,yakışıklılık sınırlarını zorlayan tipi ve ona ayrı bir hava katan kahkahasıyla yakalarsam affetmem modunda bir bey....
  3. Bay memati havalı,uzun boylu,gözleri "çok bakarsan gözlerime aşık olursun,dikkat!"der gibi imalı,ama bir o kadarda insana güven veren,yapılı,karizmatik,az konuşur-soğuktur-serttir üçlemesinin aksine yakından sıcak ve esprili bir bey...
  4. Bay fakir ailenin çalışıp paçayı yırtan havasında,omzu fakirlikten mi yoksa saygıdan mı bilinmez bir nedenden dolayı hep düşük,saflığı ve iyi niyeti beşbin kilometreden hissedilen,şansı bahtı açık olsun diyebileceğim bir bey...
  5. Bay evli,evlilik yüzüğü takmamasına rağmen evli olduğunu düzgün-uyumlu giyinmesinden ve kaçamak bakışlarından sonraki mahcubiyetinden hemen anladığım,ufak tefek yakışıklı,mesafeli ama sıcak bir bey...
  6. Bayan evli,uzun yıllardır memur olmasına rağmen eğitime kafa dinlemeye geldiğini saklamayan,kendi halinde,ortama ayak uyduran,o yaşına rağmen kilosuna dikkat etmesiyle takdiri kazanan bir bayan....
  7. Bayan diğer evli,yeni evli,yeni arabalı,mütevazi,ilk gün uzun boyuyla dikkatimi çeken,sürekli gülümseyen (o şartlarda bende mi öyle olurdum bilmiyorum,bayan kikirik :P)pozitif bir bayan...
  8. Bay beni bakışlarıyla rahatsız eden,karşımda oturduğu içinmi bilmiyorum sürekli göz göze gelip rahatsız olduğum biri,yaşlı başlı adam,ula sövecem sövemiyom,ne bakıyorsun diyemiyorum,iki ucu b.klu,nerden tutsam elim kirlenecek,neyse ya sabırla bir haftayı bitirdim...
  9. Bay gülen gözler,sanırım bekardı,dırdırcı kafilenin önde gidenlerindendi,bazen haddini aşan yorumlarda bulundu,ipe gitmesi yakındır,ama sevimliliği görülmeye değerdi,adamda sürekli "hadi bir şey söyleyinde gülelim ifadesi vardı",işte öyle bir bey...
  10. Bay speedyGonzales,çok çalışkan,biz sunumlarda uyurken o cin gibi gözlerde yansıları yutarcasına okuyordu,kursta onun bu azmine hayran kaldım,nişanlı,çalışkan,sempatik bir bey...

Neysem burda keseyim,daha çok tip vardı yazmayı düşündüğüm ama sıkıcı olabilir diyerek geldim bir kurs maceramın sonuna,esen kalın,sevgiyle kalın,öpüldünüz...

2 Şubat 2011 Çarşamba

Defne Joy Foster Öldü ve...

Onun ölümüyle hayatın ne kadar kısa,ne kadar anlamsız,ne kadar boş olduğunu bir kez daha gördüm...Hep derler ya; plan yapmayın anı yaşayın....
Gündelik koşuşturmacaların içinde ömrümüzü tüketiyoruz.Hergün aynı şeyleri yapıp bunun için birbirimize dert yanıyoruz.Her pazartesi yeni kararlar alıp öğlesine bozuyoruz...
Sabahtan beri görünmez bir mengene kalbimi sıkıştırıyor...Sürekli soruyorum kendime;benim pilim ne zaman bitecek,hangi projenin ortasında hayata veda edeceğim,sondan kaçıncı nefesim bu içime çektiğim???