29 Kasım 2010 Pazartesi

Sabahlar Uzak

Çok sevdiğim bir tarz değil,sevdiğim bir sanatçıda diyemem,Kayahan'nın "sabahlar uzak"....
Ama bu şarkı akan suları durdurur benim için...
Sabahlar uzak bu sevda tuzak bana
Çok zaman geçti sabrım yok yarınlara
Kaçıncı hasret kaçıncı yalnızlığım sigaramın ucunda
Şimdi yanımda, yanımda olacaktın
Bıraktın beni sevda yokuşlarında
Kuşlar uçurdum, akşamdan sabahlara
Sigaramın ucunda yanar hasretin
Vurur canevimden ellerime kelepçeler vurur
Gel vefasız, gel vicdansız
Çağırmazdım acil olmasa
Gel insafsız ah kitapsız
Yanıyorum arzularınla
Aynalarda gözyaşım var
Ağladıkça yangın çıkar gözyaşlarımdan...

Gerçekten inanıp sevseydin beni
Böyle sabahları bekler miydim hiç
Çoktan yanımda olurdun çoktan
Gece üç beş nöbetlerine dikmezdin beni
Sensiz kaldığım ilk günden beri
İçimde bir umut vuslata dair
Akşamları imzaladım gözyaşlarımla
Seni aramıyor seni sormuyorsam
Bu senden vazgeçtim demek değildir
Bir daha böyle sevecek olsam bir kalemde silerdim seni...
.


Gel vefasız, gel vicdansız
Çağırmazdım acil olmasa
Gel insafsız ah kitapsız
Yanıyorum arzularınla
Aynalarda gözyaşım var
Ağladıkça yangın çıkar gözyaşlarımdan
Aynalarda hatıralar
Dayanamam firar eder aklım başımda... 



Bir şarkıyı bu kadar sevmek anlamsız,ama....
 Dinlemek isterseniz Kayahan-sabahlar uzak

24 Kasım 2010 Çarşamba

Bir Garip Hayat "mutluluk"

Mezun olduğum günden beri tek hayalim memur olmaktı,olmaktı ama bunun için çok da çabalamadım;Türkçe meali kpss kursuna gidip ineklemedim...Sadece olmak istedim...Özelde çalıştım,pek bişey öğrenemedim...Mesleğimle ilgili ...neyse...köreldim işte ,meslekten soğudum,hayattan,yaşamaktan,sıkıntılardan,iki lafın sonunda maddiyata dayanan problemlerden bunaldım...Herşeyi herkesi arkamda bırakıp gitmek istedim...Gidemedim...

Yaz dönemi bizim için kesat dönemlerdir...İş alımı olmaz...Yaz başı bir kuruma başvurdum,2008 kpss çoook düşük puanımla şaşırtıcı bir şekilde sıralamaya girdim...Sonra yedek olarak kazandığımı öğrendim,bir kez daha şaşırdım...Sağlık raporları,güvenlik soruşturmaları vs altı aydır atanma bekliyordum...Dün sabah atandığımı öğrendim.Artık gururluyum huzurluyum mutluyum 657yim ;) 

Ooooohhh beeeee; 

Aldığı nefes,yediği yemek bişe değişiyor insanın sanki,(oturuşumun duruşumun değiştiği kesin :D )

Göreve başlamak için son günüm olduğunu saat 15den sonra öğrendiğimde panikle kuruma koştum.Neyseki çok merkezi bir yerde ve oraya varmam uzun sürmedi...Başlamadan önce evde biraz dinlenirim hayallerim anında suya düştü ve beni anında başlattılar...Sonra herşey çok hızlı gelişti...

Bugün sabah 9 akşam 6 çalıştığım ilk gün :)

Bu duygunun tarifi mümkün değil...Dün kurumdan çıktığımda hemen telefona sarıldım,bütün sevdiklerimle konuştum,heyecanımı onlarla paylaştım...Sonradan görme bir sevinçti benimki,aşırıydı :D

İki gündür farkında olmadan gülümsediğimi farkettim...Ama çok bekledim bu günü,hak ettim diye düşünüyorum ;)

Bir garip hisler içindeyim,kurumu sevdim,çalışanları sevdim,ortamın ciddiyetini sevdim,çalışanların orta yaşlı olmasını sevdim...Daha çok yeniyim ama çalışanları sanki kırk yıldır tanıyorum,simaları çok tanıdık...

Görmedik bi memur olmuş duymayan kalmamış,dakkasında herkes mi öğrenir,evet öğrendiler...Annem bi taraftan teyzem bi tarftan herkese yaymışlar....Sonra ne mi oldu...Dün bana araba çarptı..Arabanın biri ara yoldan çıkarken durdu ben geçerken gaza bastı,ben arabanın üzerine kapaklandım.%100 sürücü hatalıydı...Plakasını aldım,Söyleyimmi ? :D Neyse mutluyum,o yüzden affettim...Zaten çok ciddi birşeyim yok,sadece bir süre bacağım ağrıdı....Ama  işe başladığımı göremeyecem diye kendi kendime dertlendim..

Neyse kazasız belasız başladım bugün resmen...Bunu hayatımdaki güzel olaylar silsilesinin başlangıcı kabul ediyorum ve devamını bekliyorum ;) (mesaj alındı inş.)

Bu arada başka iki kuruma daha başvurmuştum.Birinin cumartesi yazılı sınavına girmeye hak kazandım,hatta sınav ücretini filanda yatırdım (80TL kadar) ama boşa gitti...Kısmet buraymış...Dayım burası Türkiye'nin en önemli kavşağı derdi hep,tam o kavşakta,cancanlı bir iş...Oooohhhh beeeee...

22 Kasım 2010 Pazartesi

Mim-i haYaL

LieLLa bebek tam zamanında mimlemiş beni,bu gece napsamda vakit geçirsem diye düşünüyordum ki mim aklıma geldi ;) Mimle kendimi yorup sabah kadar deliksiz uyumayı hayalediyorum şuan...
Mim konusu bana ağır geldi,çünkü bu tarz sorulara cevap verme özürlü olduğumu biliyorum...Hayde bre korkma başla gari...

Mim soruları;
1)En sevdiğiniz kelime:haYal-i cümbüş(nedenini sonra söylerim)
2)Nefret ettiğiniz kelime:Yapma..(inadına yaparım)
3)Sizi ne heyecanlandırır:Kolay kolay bişeye heycanlanmam..(Ama tamam itiraf ediyorum telefon görüşmeleri heycanlandırır,özellikle ilk defa oluyorsa)
4)Heyecanınızı ne öldürür:Bunun için bıkkın-bezgin insan suratına bikaç saniye bakmak yeterli... 
5)En sevdiğiniz ses:neşeli bebek sesi...(hani böle keyiften kıkır kıkır sesler çıkarırlar ya işte o) 
6)Nefret ettiğiniz ses:kıtır kıtır yiyecek sesi,ya da edepsizce çiğnenen sakız sesi.. 
7)Hangi mesleği yapmak istemezsiniz:Az maaşlı hiçbir işi yapmak istemem :D
8)Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz:Uçabilmeyi çok isterdim...(Şu an evde değilde başka bir yerde olmak istiyoruuuummm ;) )  
9)Kendiniz olmasaydınız kim olmak isterdiniz:Şu aralar çok popüler olduğu ve çocukluğumdan beri prenses olma hayalim olduğu için,hatta hayallerimdeki en gerçek prens,prens william olduğu için onun nişanlısı Kate Middleton olmak isterdim...Bıyk nası bi hayatı var bilmiyorum ama o sosyal faaliyet senin bu sosyal aktivite benim gezdiğinden eminim....Neden olmasın yane,sordunuz süledik,çok mu uç oldu bilmiyorum....
10)Nerede yaşamak isterdiniz:Deniz kenarı bir yerde,yurtdışı olmasın ama,karadeniz ya da egede bir yerlerde işte...
11)En önemli kusurunuz:Bende aşırı inatçıyımdır..Bide severkende nefret ederkende b.kunu çıkarırım..İki duyguyuda çok şiddetli yaşıyorum....
12)Size en fazla keyif veren kötü huyunuz:Çok pis laf sokuyorum ama çok az kişi anında cevap verebiliyor,anlamadıkları yüzüme bön bön baktıkları an çok keyifli benim için...Bide herkes beni çözdüğünü sanıyorya ona bayılıyorum..
13)Kahramanınız kim:Öyle biri yok,bu efsanede tek kahraman benim :P
14)En çok kullandığınız kötü kelime:"mal mısın?" duruma göre sertleşebiliyorum tabe,bu en hafif ilk tepkim...
15)Şuanki ruh haliniz: Heycanlı, buruk, meralı, azcık kırık, ilgi bekleyen....
16)Hayat felsefenizi hangi slogan özetler: teee ortaokuldan kalma hatırladığım bir söz,"intihar eden bir insan için en büyük ceza,öldükten sonra bitmesini istediği hayatının devam ettiğini sanmasıdır.."  Bir filmde duymuştum sanırım...
17)Mutluluk rüyanız:Bahsedemiycem kusura bakmayın,hepsi +18 :P
18)Sizce mutsuzluğun tanımı:haYaL kırıklığı,piyangonun bu senede bana çıkmaması,büsürü sınava giriyorum çıkıyorum derken aslında sınavların bana girmesi sonra çıkmaması...
19)Nasıl ölmek isterdiniz:Rüyamda...En güzel haYaLin sonunda....
20)Öldüğün zaman cennete gidersen Allah'ın sana söylemesini istediğin şey:Yanına kaç nuri verelim :))))  
 
Şimdi ben kimseyi mimlemesem oyun bozanlıkmı yapmış olucam kestiremedim,hemen herkes bu konuda mimlenmiş gördüğüm kadarıyla...
 

haYaL'in sinirli-heycanlı bir günü..

Sabah erkenden kalktım,yapacak işlerim vardı,hem bir an önce yapıp bitirmek istiyordum hemde garip bir şekilde heycanlıydım...otobüsü kaçırdım,keyfimi bozmadım,dolmuşla indim merkeze,direk şirkete gittim...

(şirket diyorum artık,çünkü daha önce adını yazdım sonra birileri o isimden bloguma ulaştı,okudular,ben günlüğü okunmuş yeni yetmeler gibi kızardım bozardım,büsürü olay filan,artık töbe billah ne bir isim yazarım ne de ima ederim,ilk sinir krizimi şirkette "lüzumsuz"un bıtbıtları yüzünden yaşadım,yaa hayat ne gereksiz insanlarla dolu,iki gün önce her lafı saydık birbirimmize şimdi hiç birşey olmamış gibi benimle dertleşmeye çalışan bir tip lüzumsuz..Sorduk mu aq ne anlatıyosun!,hı hı deyip geçiştiremiyorum..Allahım bana güç ver birkaç ay daha dayanayım buna.. )

Neysem şirkette bankaların açılmasını bekledim, bankalar 09:00'da açılırmış, ben mal gibi 09:30'a kadar bekledim, sırayı alan almış çoktan, herkes beklemede. Neyse kartla sıra alayım çabuk gelsin dedim ama mümkün değil, deniyorum deniyorum olmuyor,arkamda bir kuyruk oluştu,görevli en kıtırık sesiyle "hanfendi sorun sizde değil sistemde..." dedi ve ben bi an ürperdim...Ses tonunu burdan tarif etmem mümkün değil.O bişey daha demeden kartsız sıra aldım geçtim kenara.Sonra bi baktım millet çatır çatır kartla alıyor,hemen sıraya girdim,uğraşa uğraşa kartlada sıra aldım,başladım beklemeye...

10 dak...15 dak...30 dak...Heycanlanmaya başladım,çünkü elimdeki iki sırada başabaş gidiyor.Sanki tombala oynuyorumda iki sırayı birden takip ediyorum,bi ona bakıyorum bi diğerine...40 dak...Artık sinirlenmeye başladığım nokta burası...Adamın teki geçti sırasız soru soracam diye görevliyi oyalıyo...Sıra bana gelmek üzere...Çıldırcam...Öğleden önce halletmek istiyorum....Bu arada bankada sınav harcı yatırmaya çalışıyorum...Adını vermiycem o kurumunda,sadece 80TL sınav harcı deyim siz anlayın...Bugün son gün...Parayı yatırıp evrakları teslim için uzunda bir yol gidecem filan,gerilmişim iyice...Sonra önümde bekleme koltuğunda oturan hamile bayanı gördüm,üzüldüm ona,elimdeki ikinci sırayı ona vermeyi düşündüm...

Neyse sonunda kartla aldığım sıra geldi.
haYaL:"Sınav ücreti yatıracaktım..."
Gişe:"bayan burdan yatırırsanız 16TL masraf alırız,o kurumun içinde şubemiz var,bence gitmişken ordan yatırın..."
haYaL:"!!!!!ne...nası yani...45dak. boşamı bekledim!!??"
Gişe:"16TL karşılığında boşa olmayabilir...Siz bilirsiniz..."

Bankadan söve söve çıktım, hızla kuruma gitmeye çalıştım.Bu arada elimdeki diğer sırayı hamile bayana vermeyi unuttum...Yol yarım saatten çok sürdü,şehrin diğer ucundaymış...Öğleden önce parayı yatırdım,evrakları teslim ettim...Artık cumartesi günkü yazılıyı heycanla bekleyebilirm....Dönüşte kendime tatlı ısmarladım :D

Normalde bu tarz işleri son güne bırakmam.Ama hain planlar yapmıştım.Başka bir kurumdan iş için haber beklemedeyimdim,(Aslında son altı aydır bekliyorum bişey olduğu yoktu),80 TL gözüme çok geldi,belki bi ümit dedim ve son güne kadar direndim...

Şirkete döndüm...Akşam 5 gibi çıkarım genelde ama bugün zorunlu bir şekilde mesai yaptım...Saat 6 gibi annem aradı,beklediğim haber gelmiş,ama belgeler postanedeymiş...Eve sadece küçük bir kağıtla bildirmişler...Eeeeee yarını mı bekleyecem,nasıl bekleyecem,bu nası iş yaaaa...Aylardır beklediğim haber gelmiş ve benim o gün mesai yapasım tutmuş...Nihayet beklediğim yazı gelmiş ve ben 1aydır ertelediğim başka kurumun sınavına aynı gün başvuruyorum...Heycandan öleyim diyede geldiğini postanenin kapanış saatinden sonra öğreniyorum...

Sabah nasıl olacak şimdi...Uyku tutarmı bu kafayla...
Bütün hayatım yarın değişebilir...Sabah olsada ne olacaksa olsa....

20 Kasım 2010 Cumartesi

Dertleşmek

Karşımda beyaz bir sayfa,derdime ortak oluyor.Benim yüzümden kirleniyor sayfa,araya griler,siyahlar karışıyor...Ama kimse şikayetçi değil bundan,kimse beni suçlamıyor,kimsenin acıyan bakışlarına maruz kalmıyorum...

Dertleşmek,çok şey söylemek istiyorum...Ama....
Bu aralar hayatımdan ve kendimden nefret ediyorum,Adıma kurulan düzeni altüst etmek,çoook uzaklara gitmek istiyorum...Hani birşeyi kırk kere söyleyince oluyordu!!!Neden ben hala olduğum yerdeyim...Neden gidemedim...

Beklemekten yoruldum,tükendim...

En çokda birşeyin olmasına günler,hatta saatler kaldığı andan nefret ediyorum...Kalbimin en çok sıkıştığı,buhranlara daldığım an onlar...Hayattan vazgeçtiğim anlar,kendimden geçtiğim...


Hadi,ne olacaksa olsun artık....

19 Kasım 2010 Cuma

Erkek dediğin...


haYaL'in hayalideki erkek nasıl bir tip bunu araştırayım,sonra elindekiyle bi kıyaslayım dedim..Boş bir uğraş biliyorum,elindekiyle yetin mutlu ol dediğinizide duyuyorum sankim,kulaklarım çın çın ötmeye başladı bile;ama hiç toplu bir şekilde bunu düşümedim.Yani biri bana nası biri olsun dese bir-iki şey sayar sonra amaaaan adam olsun beni sevsin yeter derdim.Şimdiyse baya detaylı düşünüp hayallerimdeki erkeğin projesini çizicem :P Bakalım nası biri çıkacak...
Heee bide baştan uyarayım,yok sen kimsin nesin nası bişeysinde böyle şeyler istemişsin diyecekler devamını okumasın,resimlere bakmasın...Şurda hayal kuruyoruz,hayal kurarken kendimizi sınırlamayız dimi...Hatta benim bir erkekte aradığım şeyler birçoğunuzun yılbaşı bileti üstüne hayal kurmasından daha gerçekçi,gereksiz bıtbıtlananı itinayla cezalandırmayı düşünüyorum,sonra söylemedin demeyin :)

İlk olarak dış görünüşle başlayalım..Bir erkekte ilk dikkatimi çeken ten rengi olur;
mesela;


Resimde görüldüğü üzre beyaz tenli,tüy sorunu olmayan,hafif atletik yapılı birisi olmalı...


Gözler rekli...
Uzun boylu...
Spor giyimli ama takım giydiğinde de vaaaaayyy demeliyim.Bunun için kol kası sırt kası vs ayarında olmalı,mesela;

Bende yukarıdaki kız gibi gelip gidip ellerdim herhal :D
Ama kas yapayım derken b.kunu çıkaranlardan olmaz,mesela gögüs kası sütyen takmayı gerektirecek boyutta olmamalı,yada benimkileri geçerse psikolojim bozulur,o yüzden olmaz,geçmemeli...
 Beyaz suratında dolgun pembe dudakları olmalı;
Gülmek ona çooook yakışmalı;

Her hali yakışıklı olmalı,sadece giyinip kuşadığında değil,sabah yataktan kalktığı anda dahi yakışıklı olmalı;
Şapşal şapşal baksa bile ben yakışıklı olduğunu düşünmeliyim;
Dövme,piercing vs olmamalı.Belki küçük bir küpe olabilir,ama olmasa daha iyi...
Eli ayağı çok büyük olmamalı,
tırnakları temiz bakımlı olmalı,
parmakları uzun olmalı,
tırnak yiyen tiplere uyuzum,tırnak yememeli,
dişleri temiz,beyaz olmalı,(aslıda en çok önem verdiğim şeylerden biride bu)
herne kadar sigaralı pozlar hoşuma gitsede sigara içmemeli,
Dış görünüş bu kadar...
Gelgelelim diğer özelliklerine;(sıralamasız,aklıma geleni yazıyorum)
Çok konuşan,çok gülen,çok güldüren...
Eğlenmeyi bilen...
Gündemi takip eden,genel kültürü sağlam...
Sevdiğine değer veren...
Sadık...
Bakir olmasını istemem..Teoride bilmek ayrı,uygulamak ayrı,şimdi neden denek olayım dimi ;)
Anlayışlı...
Kendine güveni olan...
İlğinç takıntıları olmayan...
Tiki olmayan...
Gece ne olursa olsun sabah neşeli uyanan...
Zeki...
Esprili...
İyi eğitim görmüş;iyi bir mesleği olan,yani doktor ya da mühendis :D

Kendine ait evi-arabası olan,

Evcimen...
Geniş ve birbirine bağlı kocamaaaan bir ailesi olan...
Çocuk sahibi olmayı isteyen,çocuğun sorumluluğunu paylaşabilen...
Dürüst...
Açık sözlü,ağzında bakla ıslanmayan(sadece bana karşı)...
İnsan seven,hayvan seven,doğayı seven,çevreci,vatanını seven,askerliğini habire ertelemeyen...
Bugünün işini yarına bırakmayan...
Kibirli olmayan...
Melek gibi bir anneye sahip...
Sadece bakışlarıyla sesimi kesebilecek...(ki bu çok zordur)(ama bu hali bile yakışıklı olmalı:)
Liste daha çok uzayabilir..Kendimde o potansiyeli gördüm...Şimdilik susuyorum...


18 Kasım 2010 Perşembe

Akıp giden zaman ve ben-1

Bayramın 3. günü ve zoraki bayram heyecanım bugün tükendi.Bu bayram annemlere takılıp birsürü bayram gezmesi yapmadım,evde misafirde ağırlamadım.Bu bayram misafircilik oyunundan bunalmadım.Bilmiyorum,belki bu yüzden bu bayramdan birşey anlamadım.Evdeki kavurma kokusu hala genzimi tatlı tatlı yaksada,ben bu bayramı sevmedim..

Aslında bu sevimsizlik hali bayram öncesinde başladı.Bayramlık almadım,harçlık bekletimde yok zaten yıllardır.Gurbette bir akrabam da yok,hani bayramda göreceğim diye heyecanlansam...Ziyaret etmek istediğim kimsede yok.
2. gündü;bi babaneme gitmek istedim,evde yoktu,
sözlümün teyzesine gidelim dedik,evde yoktu,
pedere gidelim,o da evde yoktu...
Kaldıkmı piç gibi ortada!Eve geri dönelim dedim,annemde çıkmış evden...O kapıda kapanmış...Evimiz olsa giderdik ama daha evlemedik...Eeee napalım?..
Herkes ev gezmesi yapmıyorya,bizde alışveriş merkezine gittik,içerdeki beleş koltuklara oturduk başladık geleni geçeni izlemeye...

Üzüldüm insanlara...Kendime...

Eskiden akrabalar bir araya gelirdi,yiğenler,kuzenler..Amcalar,halalar...Belki hala aynı şekilde yaşayanlar var (ki var uzak çevremden biliyorum :( )ama aile bağları zayıflamış, alışveriş merkezlerinde vakit öldüren birsürü insan gördüm...En cicili bicili halleriyle vitrin bakıyorlardı...Üzüldüm; bu bayram bende onlarda biriydim...En cicili bicili halimle vitrin bakıyordum;hemen boş bir koltuğa oturdum...Kimi kandırıyordumki,hiç birşey almayacaktım,boş boş bakmanın bir alamı yoktu,ilk boş-beleş koltuğa bu düşüncelerle oturdum...

Çok değil,birkaç yıl önce bayram gelmeden aylar öncesinden başlayan heycanımı hatırlıyorum,korkusuzca kapıları çalıp şeker topladığım günleri,şekeri olmayıpda para veren amcayı...Mahallede saklambaç oynadığım günleri,saklanayım diye arabaların altına yüzükoyun yatışımı,nenesi hollandadan bebek gönderen kibirli arkadaşımı..Peçete koleksiyonumu..İlk okula başladığım günü..Hepsi ne kadar çok heycan vericiydi...Şu ara hiçbirşey beni heycalandırmıyor..İnsanlığım eriyor....

Sayısız iş görüşmesi yaptım,her seferinde çocukluğumdaki gibi,deli gibi,heycanlandım...Bir seferinde görüşmeye gittiğim yer,girişin altıydı,ben inmeye korktum,anneme,nişanlıma,kardeşime tek tek gittiğim adresi verdim;"yarım saat sonra benden haber alamazsanız gelin bu adrese.." dedim,hayret korktum...Çocukken sayısız zile bastık korkusuzca,en sevimli,en masum halimizde şeker topladık,şimdi eşşek kadar olduk,korkuyoruz....Zaman kimi/neyi değiştirdi?İnsanlarımı...

Neyse daha fazla arabeske bağlamadan toparlayım.Belki zaman değişti,belki ben büyüdüm böyle oldu,neyse ne,işin özü ben artık bayramlarda hey-can-lan-mı-yorum...

Önümüzde bir yılbaşı var,ondan biraz ümitliyim,belki unuttuğum o şeyleri bana hatırlatır...

15 Kasım 2010 Pazartesi

i want to play a game


Dün Testere 7'yi izledim..Önceki bölümlere bakarak çok da farklı bişey göremedim,benzer oyunlar,benzer sonuçlardı..Ayrıca final demişler ama hiç de finallik bir hali yoktu...Final olduğunu bilmesem devamında kesin şöyle olur böyle olur diye kafamda büsürü senaryo yazardım...

Film dört kişi için 75-80TL'ye patlıyor(buna kişi başı olmasada su ve mısır dahil).Ama size tavsiye mısır almayın,yenmiyor...Annem "o kadar para verdik yeyin ..."diye diretmese iki tane dahi yiyemezdim..Saheler iğreç ötesi..Ama testere böyle bir film dimi,bilerek gidiyorsunuz..Neyle karşılaşacağını biliyor insan...Yinede film sonrası "çok zevk aldım yorumu" bence ürkütücü...(annemin kulakları çın çın ötecek..)

Benim için bu tarz filmler sıradanlaşmaya başladı.Ürkütücü,miğde buladırıcı,rahatsız edici bir tarafı kalmadı...Gayet normal şeyler gibi izledim...Bu halimi filmin sonlarına doğru farkettiğimde sırtım terlemeye başladı..Bu olamaz yaaa,orda gördüklerimiz normal insaların rahatsız olacağı türden şeylerdi ama ben rahatsız olmadım...Hani hep derlerya,insanın kalbi kararmaya başladığında durduramazsın,bir kere hırsızlık yapmışsan devamı gelir,ya da tetiği çekerken her seferinde değil,sadece ilkinde elin titrer...Sonra alışırsın,normal gelir...Onun gibi bir histi...Kendimden ürktüm...

25 yıllık ömrüme oldukça çok bu tarz film sığdırdım,geri kalanında kendime yasaklıyorum...

Zaten herşeye sıfırdan başlama gayreti içindeyim,sinema tarzımıda,okuduğum kitap tarzımıda tamamen değiştiriyorum ;)

Aslında "i want to play a game" derken amacım testerenin en meşhur repliğini kullamaktan ziyade,bugün başıma gelen bir olayı tatlı bir tesadüfle çok iyi özetlemesidir...

Daha önce neler oldu,ne düşünüyorum,uzun uzun yazdım başıma gelmeyen kalmadı,şimdi ise bir kaç resimle özetliycem :P

Önce;zaruri bir şekilde akraba sayılan ben ve o;
Rahat rahat yazdım çizdim,ama yazım takipteymiş,yakalandım,aile büyükleri olaya el koydu,ben kötü oldum...O 1-0 öne geçti...Sonra;
Öne geçmek için ben "i want to play a game " :D
Hatta bokunu çıkartıp ;
Ama gelin görünkü içimden;
Ohhhh rahatladım...En az 10 gol attım,aile büyükleridende takdirleri toplarım yakında..Değmeyin keyfime bu akşam;
Bugün plancıydım,fesattım,anormal keyifliydim,sevgi pıtırcığı gibi neşe saçtım etrafıma,kalbim karanlıktı...Kimse bi gariplik hissetmedi,ne hoş!

12 Kasım 2010 Cuma

ilk söz


Öteki tarafa gittim-geldim ben....
Bugün milyon kere öldüm öldüm dirildim....
Kaybettiklerim var...
En önemlisi kaybettiğim zaman var...
Çok hızlı koşup,kaybettiklerimi geri kazanmalı,her şeyi telafi etmeliyim...
Birilerini güldürmemeliyim...
Ağzı bozukmuşum...
Bencilmişim...
Kötüymüşüm...
Fesatmışım...
Evet öyleyim...Adamına göre....
Bütün suçlamaları kabul edip burda sıfırdan başlıyorum....