30 Ağustos 2012 Perşembe

Oyun Havaları


Ramazanın bitmesiyle kendimi inanaılmaz bir kına-düğün koşturmacasının içinde buldum. 

Eskiye bakarsak; bu tarz etkinliklere süs çiçeği modunda gider bir köşede oturur, vakitlice kalkar dönerdim, bir çok ısrarcı akrabamı türlü bahanelerle atlatır piste adım atmadan düğünden yırtardım. Düğünler benim için inanılmaz sıkıcı bir şeydi, gitsen olmaz,gitmesen olmaz... Annem hep kızardı; " bak herkesin kızı nasılda oynuyor sende köskös otur! senin düğününde kim oynayacak??!!" bende "o oynayanların anaları da oynuyor bende sana çekmişim, karşılıklı oturuyoruz işte!" derdim.

Şimdi; evlendim huyum suyum değişti, çünkü eşim oynamaya bayılır,pistten kazımak lazım, öyle artistik de değildir hani figürleri, maksat eğlence olsun, kendi oynar ısınır, ortamı da ısıtır, peki ya ben? allaaahhhh yandan yandan sefam olsun ;)

E bu arada oyun havaları kültürümde gelişti tabi; en çok sevdiklerim (bakın favori bile edinmişim!)isimlerini tam bilmemekle şarkıdan sözlerini yazayım; tabiki şişeler, şaziye de kaçtı osmana, ankaranın bağları,damat halayı.....vs Bu postu yazmama neden olan bir tane var ki son dönemde en çok eğlenerek dinlediğim oyun havası; Fatmagülün suçu yok biz onu bihter sandık! Daha önce feyste vs yerlerde bu geyiği çok duymuştum ama ilk defa geçen hafta gittiğim bir kınada dinlemek şerefine eriştim :P sonuna kadar dayanabilirmisizi bilmiyorum ama işte şarkı

28 Ağustos 2012 Salı

Savaşın Çiçekleri- Jin líng shí san chai

Çin yapımı bir film ama başrolde bir Amerikalı var, 2011 yapımı ama yeni vizyona girmiş. Şimdiden birçok film festivalinde adı geçen bence de mükemmel bir film...

!937 Çin-Japon filmini konu alan şimdiye kadarki en büyük bütçeli Çin filmi...İşgalci Japon ordusu Çin'in Nanjing kentine girer, yüzbinlerce insanı öldürürler ve kadınlara tecavüz ederler..

Savaşın pis yüzünü çok iyi gösteren, savaşın ortasında kadın olmanın ne kadar zor olduğunu anlatan bir film...

Filmde John (Christian BALE) ölen bir rahibin defin işlemleri için savaşın göbeğinde bir kiliseye gider, kiliseye sığınan bir grup kız çocuğu(13-14 yaşlarında) ve bir grupta genelevde çalışan kadın vardır. John bu iki grubun arasında istemediği bir konumda kalır ama tek sıkıntıları bu değildir. Kiliseyi basan Japon askerlerin öldürmekten çok daha farklı amaçları vardır. John duygusuz gibi görünen kirli sakalının altında onurlu bir adam olduğunu gösterme fırsatı bulur ancak çabaları yeterli değildir; Mahzendeki kadınlar güvendedir ancak kızları peder kılığına giren John bile kurtaramaz... 

O bölgede bulunan bütün adamlarını kaybetmiş bir yüzbaşı yardımıyla ilk Japon saldırısını atlatsalar da devamında gelen Japonların soğuk planları insanın içini donduran cinsten. Kızları ve kiliseyi koruma adı altında büyük kutlamaları için onları saklayan Japon ordusunu durduracak hiçbir güç yoktur. John çaresizlik içinde elindeki kamyoneti tamir eder, ancak kiliseden kızlar ve fahişelerle çıkabilmesi mümkün değildir. Büyük kutlama günü geldiğinde fahişelerin varlığından habersiz Japonlar kızları almaya geldiğinde fahişelerin kendilerini kızların yerine geçtiğini, John'un aşkla sevdiği kadının arkasından acı bakışını, kalpsiz sanılan fahişelerin kendilerini feda ederek nasıl büyük bir kahramanlık örneği gösterdiklerini fark etmezler...

Bu sıradan bir savaş filmi değil, bu savaşın tozu dumanı ve gerisinde bıraktığı pisliğin arasında yaşanan dramların anlatıldığı, savaşa lanet ederken üstelik o ortamda kadın olduğuna lanet edenlerin hikayesi...

Kızları korumak için pedere yemin eden yetim bir erkek çocuğun, savaş sırasında peder öldükten sonra tek amacı kızlara yardım etmek olan çocuğun Japonların büyük eğlencesine başına gelecekleri bile bile kız kılığına girip gitmesinin hikayesi...

Her şey o kadar buram buram dram ki!

Savaşın dramı, yoksulluğun dramı, yetim olmanın dramı, küçücük yaşında aileni kaybetmenin dramı, çocuğunu kaybetmenin dramı ve en belirgini kadın olmanın dramı!!

sinemalar puanı:7.9/10
imdb puanı:7.6/10 
fiLmmAniA puanı:8.5/10

Çıplak Vatandaş

Benle yaşıt bu filmi bu zamana kadar nasıl oldu da izlemedim hala şaşıyorum kendime, üstelik bu kadar çok sosyal mesaj içeren bir filmi! Dikkat Dikkat bence çok ağır bir dram olmuş..

Dönemin ekonomik sıkıntılarını anlatan bu filmi izlerken 27 sene geçmiş ama hala aynı noktada aynı nedenlerden ekonomik sıkıntılar çektiğimizi görüyorsunuz; yine birileri kemer sıkma politikası lafları ediyor, yine birileri petrole zam geldiği için her şeye zam yapma hakkını kendinde buluyor, yine memur maaşları aynı yerinde duruyor, yine insanlar memur olacağımıza sokakta limon satsak bundan iyidir geyiğini yapıyor, yine insanlar üreme konusunda tavşanlarla yarışıyor, yoksul yine yoksul, zengin yine zengin... Ahh kimsenin hakkını yemeyelim bu günlerde iyi olan bir şey var; ev sahipleri kafalarına göre zam yapamıyor, filmde İbrahim (Şener ŞEN)'in ev sahibi her petrole zamda kiraya da zam yapıyor...

İbrahim dört çocuklu oldukça neşeli  bir aile babası, adam başlarda çok mutluydu, ailesini kıt kanaat geçindirdiği için ondan mutlusu yoktu, ama artan fiyatlar ve evini geçindirememesi ve üstüne eşinin tekrar hamile olması İbrahim'i ek işler aramaya iter. Limon satar, bulaşıkçılık yapar,maçlardan önce şapka-bayrak satar, boza satar, vapurda ıvır-zıvır satar, OLMAZ. "NE YAPSA YETİREMEZ..."

Ev sahibi evden tahliye kararı çıkartınca bizimki zaten kopma noktasındadır ve kopar, çırılçıplak sokağa fırlar... Sonrasında gazetelere manşet olur, reklam filmleri vs.. 

Artık zengindir İbrahim ama toplum hala fakir; maaşını alamayan, haksızlığa uğradığını düşünen herkes soyunmaya başlar...

Topluma kötü örnek olduğunu düşünen devlet!? olaya el koyar ve bizimkini deli raporu ile hastahaneye yatırmak isterler. İbrahim'in masum olduğunu bilen halk görevlilere engel olmaya karar verir, nasıl mı? Ee ben o kadar anlattım gerisini de izleyin görün ;)

Filmin puanlarına bakalım;
Sinemalar puanı: 8.5/10
Imdb puanı: 7.3/10 
fiLmmAniA puanı:9.0/10

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Başımıza Gelenler- Life As We Know It

Sıcacık bir romantik komedi, öyle diyorum ama bir çok sahnede ağlamamak için kendimi sıktığımı itiraf etmeliyim. Filmin konusuna hiç bakmadan izlemek en güzeli, o zaman film için neden aynı zamanda dram dediklerini ve neden benim gözlerimin dolduğunu daha iyi anlayacaksınız...Burda okumayı bırakın eniyisi...


E maden okumaya devam ediyorsunuz,o zaman anlatmaya devam edeyim bende...

Normalde biriyle tanışırsınız, flört edersiniz bir süre, onsuz yaşayamayacağınıza karar verdiğinizde evlenirsiniz ve bebek yaparsınız, bu işin normali budur. Ancak filmde her şey ters akıyor. Birbirinden hiç de hoşlanmayan iki kişiye bi bebek miras kalıyor ve aynı evde yaşamak zorunda kalıyorlar, sonra birbirlerine aşık oluyorlar...

Filmde Holly ve Messer adında iki bekar var, bunların tek ortak noktası evli ve bir bebek sahibi çift. Çift bu iki bekarı bir araya getirmeye çalışıyor ama başaramıyorlar, bir akşam yemeğine bile gidemiyorlar, o kadar zıtlar. Sonra evli çift bir trafik kazasında ölüyor ve vasiyetlerinde bebeklerini Holly ve Messer'e bırakıyorlar, koruyucu ailesi olmalarını istiyorlar. Aslında film bundan sonra başlıyor. İlk başta bebeğin sorumlulukları altında ezilen çift, sonra aslında bebeği ve birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini fark ediyorlar. Bütün yaşamlarını değiştirip gerçek bir ebeveyn olmak için çok mücadele ediyorlar. Ve mutlu son.
Filmde en çok hoşuma giden arkadaşların bağlılığı idi. Düşünüyorum da aynı sorumluluğu hangi arkadaşım için alırdım diye cevap bulamıyorum.. Birinin size bebeğini vasiyet etmesi çok acayip bir şey, çok büyük bir sorumluluk...Ben kendimde şuan o gücü görmüyorum...
Filmin puanları da çok güzel;
Sinemalar puanı:8.8/10
Imdb puanı:6.3/10
ve fiLmmAniA puanı:8.0/10

24 Ağustos 2012 Cuma

Kadın Olmak Üzerine İğrenç Deneyimler..



Şu dünyada başımıza gelen en kötü şey kadın olmamız olmalı!!! İtirazı olan??!!

Her şey kötü çekilmiş bir film gibiydi, izlemeye mahkum olduğum..

22 Ağustos 2012 Çarşamba

21 Jump Street

Polis okulundan yeni mezun iki şapşalı küçük göründükleri için bir lisedeki uyuşturucu şebekesini çökertmeleri için görevlendirirler. Ancak bizim şapşallar kendilerini görevlerine bayağı kaptırırlar...

Oldukça eğlenceli bir film, Channing Tatum ve Johan Hill'i ikili olarak beğendim, filmin devamı gelecek gibi bitti onu da sevdim...

Konu olarak başarılı ancak işleniş şekli biraz sıradan geldi, sanki daha iyi olabilirdi...

Filmde dikkatimi çeken müzikleriydi, gözlerimi kapatsam sanki Cesur Yürek izliyormuşum hissi verecek gibiydi :P Her zaman derim müzik önemli! Birazda bizim kiler önem verse ya!!

Sinemalar Puanı: 7.8/10 
Imdb Puanı:7.3/10 
fiLmmAniA Puanı:6.0/10 

21 Ağustos 2012 Salı

Ah Salak Kardeşim- Our Idıot Brother


Son dönemde izlediğim beni şaşırtan filmlerden, başlarda sıkıldığımı itiraf etmeliyim, aksiyon seven biri olarak bu ne bee demedim değil ama sonra Ned'in inanılmaz saflığı ve kız kardeşlerinin Ned'e acımasız tavırları acaba sonunda ne olacak diye merak ettiriyor...

Ned, ileri derecede saf ve modern hippi, kız kardeşleri de rahatsız tipler, Ned gündüz vakti polise uyuşturucu satmaya kalkınca hapse giriyor, çıktığında ise kız kardeşleriyle yaşamaya başlıyor. Ned'in çocuksu-saf-sakar halleri kızları bunaltıyor, sürekli başlarından savmaya çalışıyorlar...Ama bir süre sonra Ned'in hayatlarını nasıl da düzene soktuğunu anlayacaklar fakat artık çok geç olacak... Böyle söyleyince Ned ölmüş gibi oldu ama değil, Ned küçük bir çocuk kalbine sahip sadece onu küstürecekler ve tabi ki onun gönlünü almak da yine bir çocuğunkiyle aynı olacak ;)

Film boş bir günde ya da uyumadan az önce izlenecek yumuşak,sıcacık bir film, ben sevdim!

Sinemalar Puanı: 8.2/10
imdb Puanı: 6.5/10
fiLmmAniA Puanı: 6.0/10

Cehennem Melekleri 2 - The Expendables

Sevgili deeptone izledi tavsiye etti ve bende ilk fırsatta izledim...

İlk defa bir filmin ilkini beğenmeyip ikincisine bayılıyorum. Film aksiyon sevenler için inanılmaz derecede çok iyi bir film.

İlkinde bana konusu zorlama,aksiyon sahneleri göze batacak derecede yapmacık gelmişti. Özellikle Sly'nin aksiyon sahnelerinde "eyvah dedeye birşey olacak.." şeklinde gıcık yorumlarla izlemiştim. Ama bu sefer estetikte tavan yaptırdığı içindir belkide, adamın aksiyon sahnelerini sevdim.

Filme yeni giren ve o hızla çıkan yeni çocuğu sevdim...

Chuck benim çocukluk idolüm, onun filmdeki sahnelerini sevdim...

Adamım her zaman Jason, ona bayılmayan yok sanırım (annem dahil)...

Filmde o aksiyon sahnelerinde yaşlılığı sırıtan sadece Arnold var, sanki elindeki silahın geri tepmesi onuda geriye atacak gibi duruyor... Zaten o adama tepkiliyim,...

Film genelde çok iyiydi, aksiyona doydum...

Üçüncüsü çekilecekse acele etmeleri lazım, adamlar çok yaşlı yaaaa...

Ama yinede derler ya ne varsa eski toprakta var diye, hakaten öyle...

Film sıradan bir aksiyon filmi, içine biraz duygusallık katmışlar süper olmuş zaten bu tarz filmler fazlasını da kaldırmıyor, sadece bu açıdan bakıldığında mükemmel bir film. Annemin tabiriyle aksiyon filmlerinda çok fazla mantık, çok fazla konu olmayacak; bir iyi birde kötü olsun, kötü iyinin canını yaksın, iyi gitsin ondan intikam alsın yeter!

Filmde görünce mutlu olduğum ender sahnelerden birinde Van Dam'ın meşhur uçan tekmeleriydi.. Adam o yaşta hala formda, hele de o tekmeleri Sly'nin kafasına patlatması benim için daha özeldi...

E bence de yeter...

Filmin puanları çok iyi;

Sinemalar Puanı:9.1/10 
Imdb Puanı:7.8/10 
fiLmmAniA Puanı: 7.5/10  o da Jason'un hatrına;)

İşte aksiyon tatilindeki müthiş insanlar...

Aralarında Bruce Willisin sırıttığını düşünen varmı?

17 Ağustos 2012 Cuma

Ben, Robot- I,Robot


Yıl 2035, robotlar insan yaşamında vazgeçilmez bir yere sahip. İnsanların robotlara güveni tam çünkü robotlar 3 temel yasa ile çalışıyorlar;

Kural 1 - Bir robot asla bir insana zarar vermez ya da bir insanın zarar görmesine izin vermez.

Kural 2 - Bir robot insanlara mutlaka ve her koşulda itaat etmelidir.


Kural 3 - Bir robot birinci ve ikinci kurala karşı gelmemek kaydı ile varlığını muhafaza etmekten sorumludur.



Ancak bir kişi robotlara güvenmeyi reddeder. Özel ajan Del Spooner yani Will Smith. İşlenen bir suçun robotlara ait olduğunu düşünen Will, robotarın büyük babası Dr. Hogenmiller'ın intiharını araştırmaya başlar ve doktorun kendisine bıraktığı şifreli mesajı çözmeye başlar, çözdükçe kendini belanın ortasında bulur. Dünyada dengeler değişmek üzeredir, insanların evlerine aldığı robotlar o kadar da masum - güvenli değildir ve bunun sadece Spooner farkındadır, film ya kimse de bizimkine inanmaz.

Neysem sonuçta bir sürü aksiyon-macera ve son...

Sona geldiğinizde teknolojiden biraz ürkeceksiniz, fikmi izlerken keşke biran önce robotlar gelişse de evişi vs konuları onlar halletse diyeceksiniz ama sonuna geldiğinizde "aaaa, eveeeeet çok mantıklıııı" deyip bir sürü acabayla baş başa kalacaksınız benden demesi...

filmin puanları oldukça iyi, benzerleri olduğu için ben biraz not kıracağım sanırım;
Sinemalar Puanı 8.9/10
imdb Puanı 7.0/10
fiLmmaniA Puanı 7.0/10

Hamiş; (robot teknolojisiyle ilgilenenlere) robotları insancıl yapmaya çalışmayın, bırakın 0-1 mantığıyla çalışsınlar sadece ;)

12 Ağustos 2012 Pazar

Makinist

Geçen hafta Batman büyüsüyle yaşarken keşfettiğim bir filmdi bu, izleme listemde ilk sıradaydı.

Christian Bale sen inanılmaz birisin!! filmi izlerken lütfen bu göz yanılması olsun, bir insan bu kadar zayıflayamaz diyorsunuz, afrikalı bebeler gibi olmuş adam, çok acıklı durumu..

Filmde uyku sorunu olan birini oynuyor, zamanla hafızasını da kaybetmiş ama ara ara bir şeyler oluyor ve hatırlıyor, halisünasyonlar görmeye başlıyor, hem kendine hem başkalarına zarar veriyor, kimseye güveni kalmıyor... ama zamanla bazı gerçeklerinde farkına varmaya başlıyor...

Kesinlikle bayıldım bu filme...

Bu filmi izleyince bizim sözde aktörler geldi aklıma, iki film arasında karakter değiştirmeyi sadece bıyık bırakmak sananlar geldi aklıma; gıcık gıcık güldüm... Onlar da aktörse Christian Bale'e sıfat bulamıyorum ben...

2004 yapımı bu filmi kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum...

imdb puanı; 7.8
sinemalar puanı 8.6
fiLmmaniA puanı: 9.0

İçinde Yaşadığım Deri- The Skin I Live in

Filmin türüne baksanız dram derler ama bence buram buram gerilim... 

Fransız polisiye yazarı Thierry Jonquet’in “Tarantula” isimli 2005 tarihli romanından uyarlanmış.. Antonio Banderas'ın en iyi filmi desem abartmış olmam sanırım. 

Filmde Dr.Robert (Banderas)'ın karısı bir trafik kazasından feci şekilde yanmış olarak kurtulur, yüzünü aynada görünce kurtulduğuna pek sevinmez ve acıdan intihar eder. Bizim Banderas da hücre yenilenmesi gibi konulara takıntılı hale gelir ve bu konuda çalışmalarına devam eder.

Yıllar sonra kızına adamın biri gelip tecavüz edene kadar sıradan bir hayat yaşar, Kızının tecavüzden sonra kafayı sıyırması üstüne Dr.Robert çok feci, çok acımasız bir intikam planı yapar...

Dikkat dikkat bundan sonrası filmin içeriği hakkında fazla bilgi içerir;

Dr. kızına tecavüz eden genci kaçırır...

Sonra, zavallı çocuğu uzunca bir süre mağaramsı biryerde tutar...

Yakın doktor arkadaşlarıyla yasa dışı estetik ameliyatları yaptığı müstakil evinin ameliyathanesine tecavüzcüyü getirdiği sahne benim bu filmin sıradan olmadığını anladığım noktaydı, ilk gerilimlerim...

Arkadaşlarını, birilikte yapacakları bu ameliyatı çocuğun kendi isteği imiş gibi yansıttıktan sonra el birliğiyle çocuğun cinsiyetini değiştirdiler... Ameliyat sonrasında çocuğa farkı boylarda dildo verip düzenli kullanmasını yoksa deliğin kapanabileceğini söylediler,kullanmaması hayatını riske atmaktı; kullandı...

Böylesi bir intikam fazla mı ?? Bence çok adil...

Mecbur kullandı çocuk, bir ay gibi bir sürede en büyük boya geçmişti bile...

Daha fecisi, filmin devamında Dr. cezayı az bulmuş olsa ki madem adamı hatun ettim, tipinide hatun edeyim edeyim! Aslında yapay deri üretimi konusunda çocuğu denek yaptı, derisini de değiştirdi. Bayağı güzel bir kız yaptı...

Dr.Banderas, yeni kızı (eski yakışıklı tecavüzcüyü) evine götürdü, kameralarla izlediği bir odaya kapattı ve yıllar geçmeye başladı... Sonra evin yaşlı hizmetkarının piskopat oğlu annesini ziyarete karar verdi ve bir şekilde kızı kamerada gördü, zorda o odaya girdi ve... "eden bulur..." Adam kıza tecavüz etti... Gerilim 2 benim için, miğdem kalktı, kıza üzülmeye başladım... Dr. nihayet eve geldi ve kızı tecavüzcüsünden (aslında tecavüzcüyü tecavüzcüsünden) kurtardı...

Sonrası daha ilginç, iğrenç, doktorun kıza bakışı değişti... Ve hoooop doktor ve kız aynı yatakta... Kızın niyeti ilk fırsatta doktoru öldürüp oradan kaçmak ama adamın niyeti neydi, kendi eserine mi aşık olmuştu yoksa gerçek intikam planı kızının tecavüzcüsüne tecavüz etmek miydi? Ben bu çarpık ilişkinin içinden çıkamadım...

Ama netice de ilginç bir hikayeydi, her zaman her yerde karşınıza çıkmayacak türden...Puanları da çok iyi zaten, bence izleyin;)

Sinemalar Puanı: 7.5/10
imdb Puanı: 7.6/10
fiLmmaniA Puanı: 8.5/10

9 Ağustos 2012 Perşembe

Kara Şövalye Yükseliyor_Dark Night Rises (Batman3)

Heyecanla beklediğim filmi nihayet geçen pazartesi izleme şansım oldu...
Aslında 10 gündür bunun planını yapıp sonra arkadaşlarımın bir çoğu tarafında  ekilmiş olsam da totalde 4 kişi ile de gayet eğlenceli bir akşam oldu bizim için...

Dikkat bu yazı film hakkında fazla detaylı bilgi veriyor olabilir!!!

Birinci ve ikinci bölümlerinin üzerinden yeni geçmiş olmamın ve büyük büyük bekletilerimin olması nedeniyle biraz hayal kırıklığıyla ayrıldım sinemadan.. Nedenlerinden en son bahsederim, önce beğendiğim kısımları;


Filme yeni giren Bane kötü karakteri ve onun şırfıntı sevgilisi piyangodan çıkar gibi değilde eski bölümlerdeki bazı kişilerle bağlantılı olduğu için bu noktayı takdir etme gereği duyuyorum.. (az rastlanır-hoş bir detay bence, biliyorsunuz birçok filmde karakterleri damdan düşer gibi filmlere dahil ediyorlar)..

Batman 2'de Rachel öldüğü için Bruce'ye yeni bir sevgili gerekiyordu ki bu kedi kızı ona çok yakıştırdım, uyumlu bir çift olacakları kesin, sıradan bir sevgili Batman'i kaldıramıyordu ki senarist güzel bir kararla ikinci bölümde onu öldürmüştü şimdi ne kadar haklı olduğunu daha iyi anlıyorum...


Batman'in hava aracını çok beğendim... ( ama hala Batmobil favorim, bir ara filmde kedikız kullandı ona da çok yakışmış)...

Aksiyon sahneleri yine çok iyiydi, kesinlikle eleştirilecek bir tarafı yok...

Kurgu çok iyiydi, Alfred'in sürekli Bruce Wayne'e nasihat edip artı bir noktada benden bu kadar demesi gerekiyordu, ki o nokta çok güzel zamanlanmıştı...

Bane ve Batman'in ilk karşılaşmaları ve devamındaki senaryoyu beğendim, yani iyi ve kötü karşılaşır, iyi kötüyü yener ve film biter gibi bir klişe yoktu, senaryo bu noktada zirve yapıyordu bence...

Aslında daha bir çok nokta var dikkatimi çeken ve beğendiğim ama yeter, sonra gene abartmışsın demesinler...Ben detaycıyım ne yapıyım...

Beğenmediğim noktalar; Bruce Wayne'i Batman olarak az görmüş olmak,

Jokeri görememiş olmak...


Filmi izlerken çoğu zaman sıradan (ama muhteşem) bir aksiyon filmi izliyormuşum hissine kapıldım, nedeni sanırım sevmediğim maddelerin ilki... Yani filmde Batman büyüsünden çok koptum... Beklentimin altında olmasının nedeni bu sanırım, özellikle Batman 2'yi izlerken her karede Batman izlediğinizi hissediyorsunuz ama bunda sağlam bir aksiyon filmi, o kadar gibi geldi...

Neticede artı ve eksileri toplarsak, tabikide çok beğendim, ama dediğim gibi 1 ve 2 deki gibi büyülenmedim, hepsi bu...


Batman serisinin son filmi diyerek giderken içim biraz burkuktu, devamının gelmeyeceğini bildiğim filmleri izlerken hep aynı şeyi hissediyorum, sevdiğim bir kitabın son sayfalarını okurken hissettiğimle aynı.. Aslında KPSS sınavından sonra da aynı şeyleri hissetmiştim, ne yapıcam ben şimdi duygusu, piç gibi ortada kalmışlığın ezikliği gibi... Ama safın önde gideniymişim, Batman serisi bitiyormuş, evet ama yeni bir serinin ilk sinyalleri filmin sonunda geldi  Batman&Robin ve biraz rahatladım, biraz da gerildim; ya bu yeni seri klişe Batman&Robin hikayesine düşerse...

Çok uzatmadan puanlara gelelim;

Sinemalar Puanı 8.9/10 
Imdb Puanı 9.1/10
fiLmmaniA Punaı 9.0/10 

6 Ağustos 2012 Pazartesi

İnsan Kırkayak 1-2

İki Amerikalı turist kız ve bir Japon, Almanya'da deli!? bir doktorun eline düşüyor ve doktor ilginç bir deneyini bu üç insan üzerinde deniyor...

İngiltere'de yasaklanmış bir film bu...

Bundan sonrası filmin konusu hakkında detaylı bilgi verebilir, uyarmadın demeyin, izlemeyi dünüyorsanız bu kadar okuduğunuz yeter kapatın sayfayı...

Filmin ilkinde kısaca yukarıda özetlediğim gibi, detayında ise; doktor siyam ikizlerini ayırmada ün yapmış başarılı bir doktor, ama onca zeka ve yetenek fazla gelmiş olsaki adam bir süre sonra şöyle düşünmeye başlıyor; eğer ayırabiliyorsam birleştirebilirim de! ve o noktada önce hayvanları birleştirmeyi deniyor, başarıyor, sonra insanları... İki kız ve bir erkek ilk deneyi oluyor... Yöntemi şöyle;
Japonu öne koyuyor, kızları arkaya... Bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir herhalde, birden uyanıyorsunuz ve ağzınızın bir başkasının kıçına dikildiğini görüyorsunuz. Daha kötüsü sizin kıçınızda başka birinin ağzı dikili durumda, bu filmi izlerken en çok ortadakine üzülüyor insan, ki filmi izledikten sonra rüyasında kendini ortada gören çok olmuş... 

Kesinlikle insanın psikolojisini bozan, sapkınlığın çok ileri boyutta olduğu bir film, pek çok sahnesine bakamadığımı itiraf etmeliyim ki midem sağlamdır diye övünürdüm... Özellikle bir sahnede deli doktor bu üçlüyü beslemeye karar veriyor, en öndekini besliyor ve dışkılaması için çocuğun midesini bozacak şeyler veriyor, o arkadakini,  ortadakide en sondakini dışkılayarak besliyor. O sahnede artık daha fazla dayanamadım ve bende öğürmeye başladım. Bu senaryoyu yazan kafayı merak ediyorum! Kesinlikle normal olamaz!

Sonunda baştaki çocuk intihar ediyor, sondaki kız intihaptan ölüyor, ortadakini hatırlamıyorum, bir şekilde polisler olaya dahil oluyorlar ve doktoru ölü ele geçiriyorlardı...

Ve filmin ikincisi çekilmiş...Zaten ikincisinin olduğunu görünce ilkini izlemeye karar vermiştim. İlkini izledikten sonra daha ne olabilir ki bütün iğrençlikler yapıldı ve sonunda doktor öldü, eee ikincisi de neyin nesi acaba diyerek izleme gafletinde bulundum.ilki meğer ne kadar masummuş bunun yanında. Bu tarz filmlerin neden yasaklanması gerektiğini anlatması açısından başarılı bir film olmuş.

Filmde ilk filmi izleyen ruh hastası bir tip filmden çok fazla etkileniyor ve kendi deneyini yapmak üzere insan topluyor. İnsanları boş bir depoda biriktirmeye başlıyor. İlk filmdeki kızlardan birini de film görüşmesi vaadiyle kandırıp bulunduğu yere getiriyor ve kırkayak projesinin başına onu geçiriyor. Adam gerizekalı ruhhastası olduğuiçin ve tıp konusunda en ufak bir bilgisi olmadığı için insanları zımbayla birleştirmeye çalışıyor. Sonrası gerçekten dehşet verici...

Bu filme benim bir puanım bile yok, böyle bir filmin ne gibi bir amacı olabilir onu bile düşünemiyorum. Nasıl bir insan böyle bir senaryo yazabilir!

5 Ağustos 2012 Pazar

Batman Başlıyor (1) - Batman Kara Şövalye (2)

Batman serisinin üçüncüsü olan Kara Şövalye Yükseliyor bugünlerde vizyonda yerini ala dursun ben ve sevgili eşim serinin son filmini izlemeden önce bir flashback ihtiyacı hissettik. Unuttuğumuz ne kadar sahne-replik varsa hatırladık. Bu bizim geleneğimiz oldu artık, seri bir filmin yeni bölümünü izlemeden önce eskilerinin üstünden geçmek...

Bazı filmleri peşpeşe izlemek farklı zamanlarda farklı bölümlerini izlemekten daha heycan verici, Batman serisi de öyle...

Öncelikle serinin başrol oyuncusu Christian Bale hakkında size bilgi vermek istiyorum, bence O inanılmaz biri, olağanüstü bir oyuncu. Oynadığı her rolün hakkını verenlerden. Makinist denen bir filmi var ki baştan sona bende henüz izlemedim ama o film için 55 kiloya indiğini biliyorum. Nette gezerken Christian'ın kilo değişimini gösteren yandaki resmi buldum. Fark gerçekten inanılmaz. O kadar çok kilo alıp vermişki!
wiki bilgilerinden altını çizmek istediklerim;
Genel bilgiler
Doğum adıChristian Charles Philip Bale
Doğum30 Ocak 1974 (38 yaşında)
PembrokeshireBirleşik Krallık[1],İngiltere
Uyrukİngiliz
Evlilik(ler)iSandra Blažić (2000-günümüz)
Meslek(ler)Oyuncu
Etkin yıllar1982–günümüz

Filmografi[değiştir]

YılİsimRol
2010The Fighter (Dövüşçü)Dicky Eklund
2009Public Enemies (Halk Düşmanları)Melvin Purvis
Terminatör 4: KurtuluşJohn Connor
2008The Dark KnightBruce Wayne/Batman
20073:10 to Yuma (3:10 Yuma)Dan Evans
I'm Not There(Beni Orada Arama)Bob Dylan/John/Jack
2006The Prestige (Prestij)Alfred Borden
Rescue Dawn(Şafak Harekatı)Dieter
2005The New World (Yeni Dünya)John Rolfe
Harsh Times (Acımasız Hayat)Jim David
Batman Begins (Batman Başlıyor)Bruce Wayne/Batman
2004Howl's Moving Castle (Yürüyen Şato)Howl
The Machinist (Makinist)Trevor Reznik
2002Equilibrium (İsyan)Cleric John Preston
Reign of Fire (Ateş Krallığı)Quinn Abercromby
Laurel Canyon (Laurel Kanyonu)Sam
2001Captain Corelli's Mandolin (Corelli'nin Mandolini)Mandras
2000Shaft (Korkusuz)Walter Wade, Jr.
American Psycho (Amerikan Sapığı)Patrick Bateman
1999Mary, Mother of Jesus (İsayı Doğuran Meryem)Jesus of Nazareth
A Midsummer Night's Dream (Bir Yaz Gecesi Rüyası)Demetrius
1998All the Little Animals (Tüm Küçük Hayvanlar)Bobby Platt
Velvet GoldmineArthur Stuart
1997MetrolandChris
1996The Portrait of a Lady (Bir Kadının Portresi)Edward Rosier
The Secret AgentStevie
1995PocahontasThomas
1994Little Women (Küçük Kadınlar)Laurie
Prince of JutlandAmled
1993Swing Kids Thomas Berger
1992NewsiesJack “Cowboy” Kelly
1991A Murder of QualityTim Perkins
1990Treasure Island (Televizyon)of AnnaAlexei

Jim Hawkins
1989Henry VFalstaff’s Boyasd
1987Empire of the Sun (Güneş İmparatorluğu)Jim Graham
Mio in the Land of FarawayJum-Jum
Heart of the CountryBen Harris
1986Anastasia: The Mystery 

Batman serisinin ilkine  dönersek, 2005 yapımı film, ilerde Gotham korucusu, kara şovalye olacak Bruce Wayne'nin acıklı hayat hikayesi ile başlıyor. Yarasalardan korkan çocuk Bruce trajik bir şekilde ailesini kaybeder ve bundan kendini sorumlu tutar. Sonrasında kötülüklerle savaşabilmek için dünyayı dolaşır ve dövüş teknikleri öğrenir, kendini yetiştirir, modern zamanın ninjası gibi.. Gotham'a geri döner ve artık o Batman olmuştur... Birinci filmin sonunda Joker'in kartlarını görüyorsunuz, ki bu ikincisi gelecek demek ve gelmişde...


İkinci Batman'de başrol kötü karakter Joker, ilkine göre daha çok aksiyon var, film artık bitiyor diyorsunuz, kalan dakikalara bakıp bir yanlışlık var diyorsunuz ve o anda Joker elindeki başka bir kozu Batman'in önüne sürüyor... 


Bu bölümde duygusal anlar da var, Batman'in çocukluk aşkı Rachel'ı önce bölge savcısına kaptırıyoruz sonra Jokerin hain planlarına kurban veriyoruz... Bu tarz kahramanların nedense aşk hayatları pek iç açıcı olmuyor, bu anlamda Batman için mutsuz son!


Filmde unutulmaz replikler var, açıkçası filmi izlerken durun ben bunları not etmeliyim demek isterdim ama alacağım cevabı biliyordum, bizim evde film izlerken filmi durdurmak  asla asla yapılmaması gereken birkaç şeyden biri... Zaten neyse ki birileri bunu yapmış ve bende netten beğendiklerimi burda toparladım;


” Korkuyu birinin üzerinde kullanmak için önce kendi korkularının efendisi olmalısın. “


” Neden düşeriz, Bruce?  Tekrar ayağa kalkmayı öğrenebilmek için.”  (Thomas Wayne) (Batman'nin babasıdır.)


” Suç, toplumun aşırı anlayış göstermesinden çoğalmıştır.” (Ducard)


” Sorun aslında ne olduğum değil, yaptığım şeyler beni diğerlerinden ayırır. ”(Rachel Dawes)


” Planı olan bir adam gibi mi duruyorum. Benim ne olduğumu biliyor musun? Ben arabaları kovalayan köpek gibiyim. Eğer yakalasam bile ne yapacağımı bilemem. Anlarsın ya… Ben sadece yaparım. ” (Joker)


Onu kovalıyoruz çünkü buna dayanıyor. Onu kovalıyoruz çünkü o kahraman değil, sessiz bir nöbetçi, dikkatli Bir koruma… O, Karanlık Şövalye…


” Why so serious ? ” (Joker)


” Hadi şu yüze bir gülümseme koyalım.” (Joker)


” Delilik yer çekimi gibidir ; sadece hafifçe itmek yeterlidir. “


” Tetiği çekmek gitar çalmaktan daha kolay, yok etmek yaratmaktan daha kolay. “


” Ya kahraman olarak ölürsün yada kötüye dönüşmeni izleyecek kadar uzun yaşarsın. “


” Bazı insanlar, dünyanın alevler içinde kalışını seyretmek ister. “ (Alfred Pennyworth)


Filmde Joker karakteri kuşkusuz çok önemli bir yere sahip , yıllar geçsede unutulmayacak bir karakter. Oyuncu Heathe Ledger Jokerle adını tarihe yazmış bir oyuncu bence, keşke bukadar erken kaybetmeseydik onu... Heathe 79lu çok genç biriydi, oscar ödüllü bir oyuncuydu, o 2008de, evinde, reçeteli ilaçları yanlış kullanması sonucu öldü,yada bize söylenen bu...


Gelelim puanlara;


Batman Begins için;
Sinemalar Puanı 9.1/10 
Imdb Puanı 8.3/10
fiLmmaniA Punaı 9.5/10 


Kara Şovalye için;

Sinemalar Puanı 9.3/10 
Imdb Puanı 8.9/10
fiLmmaniA Punaı 9.7/10 

Kara Şovalye Yükseliyor'u yarın sinemada izliycem, şuan inanılmaz heycanlıyım, eğer arkadaşlarımla birlikte izlemek için söz vermiş olmasam bugün gitmiştim! İzlenimlerim ilk fırsatta burda...