12 Kasım 2012 Pazartesi

bu günüm...

Yolculuk yapmayı seven varsa buyursun yerime geçsin, ben şimdiden çok yoruldum ve evimi özledim. Sabaha karşı 3'te uyandım, İstanbul aktarmalı Belçika'ya geldim, tam 9.5 saatimi aldı. Beynim çatlamak üzere...

İstanbul uçağında özellikle cam kenarı olsun istedim, sanki gece gece ne göreceksem! Ama iyiki öyle demişim yanımdaki koltuklar boştu, kafama göre yayıla yayıla oturdum...

Aynı konforu Belçika yolunda bulamayacağım kesindi, uçağa, inşallah ortaya düşmem, inşallah yanıma hapşıran pıskıran tıskıran, arkama çoluklu çocuklu biri oturmaz diye dua ederek bindim. Genelde bu tarz rahatsız edici tipleri çekerim. Bir keresinde arkama zenci bir çift oturmuştu, çocukları tam benim arkamdaydı, velet fena yaramazdı, yol boyunca beni tepiklemişti. Arkama dönüp ters ters bakmalarımda işe yaramamıştı. Koltuk arasından çocuğu çimdiklemeyi bile düşünmüştüm ama malum zenci aile, kadın kıçının yarısıyla vursa beni uçağın öteki tarafına yapıştırabilirdi, çaresiz katlandım. Bu sefer yakın çevremde çocuk yoktu ama tam yanımda Mr.Ter vardı. Adam uçağa sanki yıkanıp gelmiş gibiydi, bu kadar terleyen birini ilk defa yakından gördüm. Iykkk.. Dedim beni bulur bişey diye buldu işte... Sonra önümdeki ayıya ne demeli, resmen kucağımda geldi onca yolu, düşüncesizler!

Neyse stres yok, olayı aşmak için biraz uyukladım sanırım, sonra yemek servisi başladı ve ben canlandım, sabah 3te uyanınca insan acıkıyor..

Sonra kabus başladı tam 2.5 saatim vardı ve ben sıkıntıdan patlamak üzereydim, aklıma otelde sıkılırsam izlerim diyerek yanıma aldığım 10 bölüm Nikita geldi, bi solukta üç bölüm izledim ve hoop yerdeyiz...

Nikita demişken araya bir kaç laf sokmam lazım, dizinin ikinci sezon ilk bölümlerinden biri Türkiye'de geçiyor. Van-Ankara-Eskişehir ve birkaç şehir daha vardı. Türkiye'yi yansıtış şekilleri berbat ötesiydi. İzleyince şok oldum, bu nasıl bir bağnazlıktır. Biz hala televizyonda mehter marşını mı izliyoruz yada hala ibrikten mi su içiyoruz. Hepimizin evinde biblo diye sadece osmanlı figürleri mi var. Diziden nefret ettim resmen... Karalamak için herşeyi yapmışlar. Kullandıkları arabalar 1930lardan kalma o kadar külüstür, Türk diye gösterdikleri tipleri bi görün, kabus gibi tipler, nerden de buldunuz.. Hele Eskişehir garında iki tane görevli var Türk diye yutturacaklar ama adamlar yabancı belli... Neyse öyle böyle izliyorum boş zamanlarımda ve İstanbul-Belçika arasında 3 bölüm izledim, yanımda Mr. Terin meraklı bakışları altında...

Otele valizimi bırakıp kendimi dışarı atmam bir oldu, kendimi alışverişe vurdum, bu ay favorim eşim için termal çoraplar kendim için çikolata oldu, yılbaşı indirimi başlamış, ilgililere duyrulur; 25avroluk çikolata 10 avroya bedava gibi geldi ;)

Dip not: evimi-yatağımı-elektrikli battaniyemi özledim...

4 yorum:

  1. bizde aralikta bruksel brugge yapicaz cikolatalarin indirimde olmasina sevindim desem :))

    YanıtlaSil
  2. heeey iş gezisi mi ne güzel işte mutlu ol şikayet etme.
    :)
    termal çorap ve çikolata.
    :)

    YanıtlaSil
  3. Gene mi yollardasın Birde bursa yap bari özledim ya.Blogun yeni hali de güzel olmuş eline sağlık.Mr ter çok güldüm ha.:) beni de buluyor sorma benim için en kötüsü uzaktan da olsa tanıdığın biriyle yan yana denk gelip sohbet etmek zorunda kalmak ne konuşacağını bilemeden.:)

    YanıtlaSil
  4. essra brugge'nin danteli meşhurmuş, bugün öğrendim ama oraya gidemiycez, sen anlatırsın artık ;)

    deep mutluyum, alışveriş listeme yeni şeyler ekledim ;)

    huyumcum bursa uzak bana yaw, hem bi kere geldim yetmezmi :))

    YanıtlaSil

hey sen! okuyup geçme,yorumunu miras bırak bana...